Ferit Edgü’yü “Tüm Ders Notları” ile hatırlamak
Diğer
20 Temmuz 2025
Ferit Edgü
1950 Kuşağı öykücüsü, “gündüzleri çizen” ve “geceleri yazan” bir “yazar-çizer” Ferit Edgü (24 Şubat 1936-22 Temmuz 2024), filmi de çekilen O/ Hakkâri’de Bir Mevsim romanıyla belleklerimize yerleşmiştir. Onun, “Yazıdan önce resim vardı.” sözü, kendi yazarlığının/sanatçılığının ayrıntılarına bir işaret sayılmalıdır elbette. Son kitabı Alemdağ’da Var Bir Yılan’ı kendisine “hikâyeciden hikâyeciye” imzasıyla veren Sait Faik’in Şahmerdan kitabı yerine kitapçıdan okurluk heyecanıyla Şahmaran almış Ferit Edgü, bir ömür yazıyla yaşamıştır dense yeridir. Yazar hakkında böyle söylenince onun Yazmak Eylemi, akla ilk gelecek kitabıdır. Yazıyla yaşamış bir kişiyi adında ‘yazı/yazmak’ sözü geçen bir kitapla bilmek akla uygunsa da ben, elimdeki ‘ders notları’ ile edebiyat sınıfına gireyim istedim.
Ferit Edgü’nün biyografisine bakanlar; ‘romanlar-öyküler’, ‘sanat kitapları’ ve ‘aforizmalar’ yanında onun beş ‘deneme’ kitabıyla karşılaşır: Şimdi Saat Kaç (1978), Yazmak Eylemi (1980), Sözlü/Yazılı (2003), Buluşmalar (2007), ve Tüm Ders Notları. 1978’de Ders Notları adıyla yayımlanan kitaptan sonra bir de Yeni Ders Notları (1991) yayımlanmıştı. Devamındaki Son Ders Notları’nın eklenmesiyle kitap, Tüm Ders Notları (YKY, 2000) adını alarak basılmıştı. Bu yazım için sayfaları arasında dolaştığım Tüm Ders Notları (2019), Alfa Yayınları’nın kitabıdır.
Tüm Ders Notları, yazı ve edebiyat yolundaki her birimizin bir el kitabıdır. Bu, böyleyken yazı çevresinde dolaşınca diğer kitaplardan hiç olmazsa ikisinin ‘ders notları’ için kaynak yazılarının sözünü edeyim istedim, belki bazılarının Ferit Edgü tanışıklığı benim yazımla olacaktır. Bu seçimimle hatırı sayılır yazar ile ressamlar hakkındaki yazıların buluştuğu Buluşmalar ile “Bir Toplumsal Siyasal Olay Üzerine 101 Çeşitleme” içeren ve belki bizde benzeri de olmayan Yazmak Eylemi kitaplarını göz ardı ediyorum sanılmasın.
Şimdi Saat Kaç kitabının, “Ah, belalı bir uğraştır yazmak.” cümlesiyle açılıp ‘nasıl yazmalı’ konusunda, “Gerçek bir yazarın bundan daha önemli bir başka sorusu/ sorunu/ sorunsalı yoktur.” yargısıyla kapanan “Yazmak” başlıklı ilk yazısı, sonraki yılların notlarıdır sanki. Aynı kitabın, “Umudun Peşindeki Yazar” yazısının bir paragrafını yazıma eklemeden geçmeyeyim. “Sanatçının yaşadığı günlerde değil, gelecekte anlaşılacağı görüşü, sanatçının düşünceleriyle, duyarlığıyla çağının ötesinde bir kişi olduğu inancından kaynaklanır. Saçma bir görüştür bu. Çünkü sanatçı, yapıtının nasıl olacağını bilmediği mutlu ya da mutsuz yarınlar için değil, içinde yaşadığı toplumun ve çağın hatta günün insanı için yaratır. Onun geleceğe kalmak istemi, ancak ve yalnızca, yapıtın içinde gizlidir. Öylesine gizlidir ki, kendisi bile bilmez yapıtının hangi yönden, hangi yanıyla yarına kalacağını. Bir sanat yapıtının zamana karşı direnmesi gibi, zamanın da bir sanat yapıtına direnmesi söz konusudur. Bir saman alevi gibi parlayıp okuyucusunu yaşadığı günlerde, hemen bir anda bulan nice yapıt vardır ki, bir kuşak sonrasının okur-yazarları adını bile anmaz.”
Sözlü/Yazılı kitabında Ayfer Tunç soruyor (8 Ocak 2000): “Bu, [nitelikli okurun yazarı olmak/ HÖ] herkesin üstünkörü okuduğu bir yazar olmak yerine, daha az kişinin didik didik okuduğu bir yazar olmak demek. Bir yazar için bu, bir seçimdir muhakkak. Ne dersiniz?”. Sonrasında ‘notlar’ bileceğimiz cevaplar: “Tüm yazarlar gibi, ben de, okunmak için yazdım. Ama benim yazdıklarımla geniş okur kitlelerinin beklentileri aynı doğrultuda değildi. Ben okurun kendini bulacağı öyküler, romanlar değil, kendi kendileriyle yüzleşecekleri metinler yazmak istedim. Andre Gide’in sözcükleriyle, okunmak için değil, yeniden okunmak için yazdığımı niçin saklayayım?” Sait Aydın’ın, “Odada’nın anlatıcısıyla sizi ‘birlikte okuma arzu’muz yersiz olur mu ‘elli yıl’ sonra? (Aralık 2009) sorusunun cevabı: “Eğer yazmadan yaşayabilseydim, hiç kuşkunuz olmasın elime kalemi almazdım. Ama dengemi ancak yazarak koruyabildim. O öyküleri, romanları yazan benim. Ama öyküdeki kişiler kim? İşte bunu bilmiyorum.” Kitabın, “Sözcükler” yazısından üç cümle: “Hiçbir büyük yazar, kendisinden önceki bir başka büyük yazar gibi yazmaz.”, “Yaratma gücüne güveni olan hiçbir........
© T24
