menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekrem Başkan'ın Kılıçdaroğlu hakkındaki duygu ve düşüncelerine katılıyorum

25 11
27.06.2025

Diğer

27 Haziran 2025

Ekrem İmamoğlu'nun Kemal Kılıçdaroğlu'na dönük tepkisine, duygu ve düşüncelerine katılıyorum. Kemal Bey, yapmayın, "Girdiğiniz yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olmaktan başka bir paye yok."

Ekrem Başkan, meslektaşım İsmail Saymaz aracılığıyla hapisten yaptığı yaptığı açıklamada şu noktaları vurgulamış:

“Şimdi parti büyük bir operasyon altında, İstanbul’un belediye başkanı, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı hapiste. Belediye başkanlarımız, namuslu, ahlaklı bürokratlar ve yol arkadaşlarımız, PM üyemiz, eski milletvekilimiz hapisteyken edilen söz insanı derinden yakar. Büyük bir ihanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım. Bunca insan hapisteyken ve yargılama değil, direkt cezalandırma oluyorken, aileler işkence altındayken, bu söze tahammül etmem mümkün değildir.

CHP’de ‘mutlak butlan’ı içine sindirecek, kararın gereğini yerine getirme hevesinde olanlar varsa onlara son bir kez hatırlatmak isterim.

Siz de bu iktidarın seçimde kaybetmemek için elinden geleni yaptığını, CHP’yle ilgili kararın bununla ilgili olduğunu görüyorsunuz.

Hukuksuz bir yargı sürecinin yaşandığını bütün uzmanlar ifade etmektedir.

Hepimizin bildiğini ve gördüğünü siz de bilerek ve görerek bu kararı içinize sindirmeye, kararın gereğini yapmaya hazırlanıyorsanız size son sözüm şu olsun:

Utançla hatırlanırsınız, lanetlenirsiniz.

Tenezzül etmeyin.

Ailenize ve çocuklarınıza temiz bir isim bırakmak istiyorsanız girdiğiniz bu yoldan geri dönün. Girdiğiniz yolun sonunda iktidarın koltuk değneği olmaktan başka bir paye yok."

Diliyorum, Kemal Kılıçdaroğlu siyasi hayatında böylesine kötü bir final yapmaz.

Aşağıda dünkü yazım yer alıyor:

* * *

Bazen günlüğümün sayfaları arasında yaşlı hatıralarla baş başa kalmayı seviyorum.

2005 yılı baharı.

Avusturya Alplerinde, Salzburg’da göl kıyısında on sekizinci yüzyıldan kalma bir şato. Görmüş geçirmiş ulu ağaçların, ıhlamur ve kestanelerin, çınar ve çamların ortasında baharın iç bayıltıcı kokusu ve kuş cıvıltıları...

Gölde kuğular yüzüyor. Cennetten bir köşe.

Neler yaşanmış burada?

Hem güzellikler, hem çirkinlikler. İnsanoğlu nelere kâdir olabildiğini bir kez daha göstermiş.

Katolik bir prens, bir başpiskopos 1700’lerin başlarında bu topraklara el koymuş. Tam yirmi iki bin Protestanı zorla evinden barkından etmiş, kovmuş buralardan. Sonra sıra Yahudilere gelmiş. Onlar da bu topraklara veda etmek zorunda bırakılmış.

Başpiskopos sanatsevermiş, güzel yaşamaya düşkünmüş. Çok sevmiş bu şatoyu. “Bakın, öldükten sonra kalbini bu küçük ibadet yerindeki şu siyah mermer taşın altına gömdürmüş,” diyor.

Başpiskoposun yerini alan yeğeni bir kont da şatonun sanat geleneğini sürdürmüş. Rembrandt, Rubens, Dürer ve........

© T24