Acım çok büyük, Altan Abi’yi kaybettim
Diğer
19 Temmuz 2025
Altan Öymen
Acım çok büyük.
Altan Abi’yi kaybettim.
Beni gazeteciliğe sokan ustam,
duayenim Altan Abi’nin ölümü
beni hasta yatağımda yakaladı.
İçim yanıyor.
Altan Abi, yaşlı hatıralarla
baş başa bıraktı beni,
bir başka diyara göç etti gitti.
İyice yalnızlaştım…
Etrafım ıssızlaştı.
Bir dönemi, bir dönemin siyasetçi ve
gazetecilerini konuşabileceğim
insanlar ne yazık ki artık kalmadı gibi…
Hastane yatağımda haber gelince,
göz yaşlarımı tutamadım.
Hatıralar beni derin bir
kuyuya doğru çekmeye başladı.
Hayat böyle, bi varsın, bi yoksun hikâyesi…
Altan Abi, seni hep iyi hatırlayacağım.
Gazetecilik mesleğini bana sevdirenlerin
başında geliyorsun.
Bunu hiç unutmayacağım.
Gazetecilik diye bir meslek olduğunu,
bu güzel mesleğin ilkeleri, ahlakı olduğunu,
güzel yapılırsa çok güzel bir meslek
olduğunu senden öğrendim…
Cenazende bulunamayacağım için
acım daha da büyük.
Birlikte ne güzel şeyler yaşamışız.
Bunların bir bölümü de
aşağıdaki bir yazımda yer alıyor.
* * *
Sevgili Altan Abi iyi ki varsın; bu 70 yılın 51 yılına
ben de tanık olduğum için çok mutluyum...
1973 yılının ilk aylarıydı.
Türkiye yine bir askeri darbe dönemini,
12 Mart'ı yaşıyordu.
Haftalık Devrim Gazetesi
Yazı İşleri Müdürü olarak
hakkımda açılan davalardan
bir bölümü kesinleşmiş,
44 ay hapse mahkûm olmuştum.
Polis arıyordu.
Evliydim, kızımız Elif yeni doğmuştu.
Ankara'daydık.
Canım sıkkındı.
Kaçak yaşamak yerine hapse girmeye
karar verdim. Hapishane bavulum bile
hazırdı. Evde beklemeye başlamıştım
polisleri... Bir gün kapı çaldı, açtım:
Karşımda polis değil, Altan Abi!
Anka Haber Ajansı'ndaki patronum
ve Umum Neşriyat Müdürüm
Altan Öymen'di gelen.
Hadi gidiyoruz, dedi, bir tuhaf oldum.
Hapishaneye mi, diye sordum bu arada...
Önce Kızılay'da bir meyhaneye gittik.
Tıpış tıpış cezaevine gitmenin
gülünçlüğü ve anlamsızlığı üzerine
uzun uzun nutuk çekti bana ve nasihat etti.
Bir polemik ustası olduğu için de,
konuşmama pek öyle fırsat vermeden
beni ikna etmesi güç olmadı.
Birkaç saat sonra elimde
uçak bileti, İstanbul'a gitmek üzere
Esenboğa'ya doğru yol alıyordum.
Altan Abi beni yalnız hapisten kurtarmadı,
gazeteciliği yıllar yılı keyifle yapmamın
yollarını da açtı bana.
Haber nasıl yazılır, öğretti.
Haber nasıl atlatılır, öğretti.
Haber kaynağıyla ilişkilerin
inceliklerini öğretti.
Siyasetçi-gazeteci ilişkilerinin
ve "Ankara gazeteciliği"nin
püf noktalarını da bana öğretti.
Haber yazımındaki, köşe yazımındaki
ince dengelerin farkına varmamı sağladı.
Genel yayın yönetmenliği,
köşe yazarlığı yaparken "öfke kontrolü"nün
ne demek olduğunu da zaman zaman
anlattı bana...
Bir başka deyişle:
Altan Abi gazetecilikte hem ustam
hem de duayenim oldu.
Bu arada belirtmeliyim:
Her zaman şıktır Altan Abi, güzel giyinir.
Her Ankara gazetecisi gibi
kravatı da hiç eksik olmaz.
Onu evinde bile takım elbisesiz,
kravatsız gördüğümü pek hatırlamıyorum.
Güzel yaşamayı da sever.
Gazeteci bohemi nedir, bu konuda da
Altan Abi'den çok şey öğrendiğimi
itiraf etmeliyim. Bu yüzden özellikle
yurt dışına yaptığımız gazetecilik
seyahatlerinde onunla birlikte olmayı
hep sevmişimdir.
Altan Abi'yi mesleğe başladığım
1969'da tanıdım. O yıl Doğan........© T24
