menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zaman tüneli, “zaman ayarlı kaos planları” ve beklenen “özür”

35 5
22.02.2025

Diğer

22 Şubat 2025

İnsan hayatından çalınan sekiz yılın özrü olur mu?

Ya da hangi özür insanın hayatından çalınanları, yaşadığı korkuyu, yılgınlığı, mutsuzluğu telafi edebilir?

Türkiye, ne zamandır gözaltılarla yatıp kalkıyor.

Örneğine rastlanmayan gerekçeler tartışılmıyor bile… Yapılan uygulamaları dile getiren üç beş kişiden başka, ne olup bittiğini umursayan da yok…

* * *

Ayşe Barım soruşturması misal… Sinema, televizyon sektöründe tekel oluşturduğu iddialarıyla gündeme gelen Ayşe Barım, daha ne olup bittiği bile anlaşılmadan Gezi eylemlerini organize edenlerden biri olduğu iddiasıyla tutuklandı.

Hukukçu olmaya gerek yok. Adliyeye yolu düşen hemen herkes işleyişi az ya da çok bilir.

Tutuklama kararı verildikten sonra bu karara itiraz hakkınız var. İtiraz kabul görmezse, bu karara da itiraz edebilirsiniz. Bunun üzerine verilen karara karşı bir itiraz yolu da olmaz.

Hukukçu Hüseyin Ersöz, Barım’ın tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine verilen tahliye kararının, savcılığın başvurusuyla kaldırılmasından sonra önemli bir konuya dikkat çekti.

Ersöz, sosyal medya hesabından şunları paylaştı:

“Ayşe Barım hakkında itiraz mercii olan Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği tahliye kararına hangi kanuni düzenlemeye göre itiraz edildiği benim açımdan muğlaklığını koruyor. CMK’nın 271. Maddesine göre yapılan itirazlarda, “mercii tarafından verilen tahliye kararları” kesin! Yani Ayşe Barım hakkında verilen Tahliye Kararına itiraz mümkün değil. Kanunda tek istisna olarak, Savcının Sulh Ceza’nın salıverme kararına itirazı üzerine Asliye Ceza eğer tutuklama kararı verirse, şüphelinin bu karara itiraz edebileceği gösterilmiş. Böyle bir durum Ayşe Barım olayında ise söz konusu değil. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı kanuni dayanağı bulunmaksızın “ben yaptım, oldu” şeklinde gerçekleştiyse, Hukuk Güvenliği Hakkı ve Özgürlük Hakkı örneğine az rastlanan şekilde ihlal edilmiş demektir.”

* * *

Umursayan olmadı elbette…

Bir zaman tünelinden geçip, sürekli aynı adrese çıkıyor Türkiye…

Ergenekon operasyonları sürerken Cumhuriyet gazetesinin başyazarı İlhan Selçuk hakkında da gözaltı kararı verilmişti.

Aylar sonra, avukatların titiz araştırmaları sonucunda dosyada önemli bir belge bulundu.

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre istihbari amaçla yapılan telefon dinlemelerinin yasal kanıt olarak sunulması yasak.

Buna rağmen savcılar, Ergenekon’un çok gizli bir yapılanma olduğunu, olağan yollarla bu yapının çözülemeyeceğini belirterek, istihbari dinlemenin kanıt sayılması için hakimliğe başvurmuşlar ve hakim de yasaya rağmen dinlemelerin kanıt sayılmasına karar vermişti.

Hakim kararı yasadan üstün sayılabilmişti!

Umursayan olmadı…

* * *

Gazeteci gözaltıları Türkiye için bir rutin…

Şimdi de arkadaşlarımız Yıldız Tar, Elif Akgül, Ercüment Akdeniz, Ender İmrek gözaltına alındı…

Gerekçe, 12 yıl önce yapılan, gizlisi saklısı olmayan HDK toplantıları.

Kimi mensubu olduğu dernek adına katılmış, kimi siyasi parti adına…

2011-2013 yılları arasında yapılan toplantılardan söz ediyoruz.

Toplantılar zaten gizli saklı değil ama düşünün nasıl gizli bir örgüt yapılanmasıysa artık, aradan geçen 12 yılda kimse saklanma, kaçma gereği duymamış.

Herkes işine gücüne devam........

© T24