Türkiye’ye özgü siyaset, iki vahim “hafıza” ve “hakikat” örneği
Diğer
05 Temmuz 2025
Günler öylesine hızlı geçiyor, olaylar o kadar sık birbirine karıştırılıyor ki hafızayı diri tutmak elbette kolay değil.
Ancak eski Yeşilçam filmlerindeki gibi ani bir hareket, bir tokat, bir kaza, şoke edici herhangi bir davranış gözlerin açılmasını da sağlayabiliyor.
Belki ihtiyacımız olan tamamen budur, bu filmlerdir.
***
İlk şoklardan birini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan yarattı.
Görevden alınan, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İBB çalışanları hakkındaki iddialarla ilgili olarak CHP’nin aldığı tutum ortada.
İstanbul Başsavcısı’nın siyasetin güdümünde hareket ettiğini her fırsatta söyleyen, yargının siyasetin aparatı haline geldiğini sıkça vurgulayan CHP lideri Özgür Özel, geniş ve tutkulu bir destek de alıyor.
AKP’lilerin ve AKP adına televizyonlarda sıralanıp aslında aynı cümleleri farklı tonlarda söyleyenlerin de bu durumdan çok rahatsız olduğuna kuşku yok.
Yargının yaptığı iş ve işlemler konusunda kesin bir kabul bekliyorlar ve bulamıyorlar.
Benzer sahneleri yaşadık elbette, o kadar da hafızasız değiliz.
Her gün insanların özel hayatını deşifre eden yayınları, özel hayata dair istihbari dinleme kayıtlarını, video kayıtlarını bütün Türkiye izledi.
Bu kayıtları yasadışı olduğu ya da özel hayatı ilgilendirdiği gerekçesiyle yayımlamayan gazeteciler için “terörist, hain” diyenleri de anımsıyoruz elbette.
***
CHP’nin İmamoğlu tutumu ile ilgili yaşanan rahatsızlığı Cumhurbaşkanı Erdoğan dillendirdi.
Erdoğan, "Şiir okuduğumuz için ceza aldığımız davada da partimize açılan kapatma davasında da duruşumuz bellidir. Haksızlığa uğrasak da kimseyi tehdit etmedik, kimseye hakaret etmedik yargıyı tanımıyorum demedik. Savunmamızı yaptık, yargının verdiği karara teslim olduk. CHP'nin pusulası bozulmuş, siyasi kıblesi şaşmıştır" sözleriyle, en zor zamanda dahi yargıya teslim olduklarını anlattı.
Türkiye’deki parti kapatma davaları birbirinden vahimdir, buna kuşku yok. Ancak AKP’nin tarihinin de “yargıya teslim olma” tarihi olarak anılamayacağı ortada.
***
Misal, 2003’e dönelim.
Okuduğu şiir nedeniyle hapis cezası alan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bırakmak zorunda kalan Erdoğan’ın, cezasını yatıp çıktığı yılların hemen sonrasına.
Milli Görüş geleneği ile olan bağlarını, “gömlek değiştirdik” söylemiyle keserek, geniş bir ekiple AKP’yi kuran kadro, 2002’deki seçimi açık ara kazanmayı başardı ancak Erdoğan’ı Meclis’e sokamadı.
Yüksek Seçim Kurulu, Erdoğan’ın seçilme yeterliliğine sahip olmadığına karar verdi.........
© T24
