menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hapiste keyfilik acıları

17 1
09.06.2025

Diğer

09 Haziran 2025

Ranzadan inince hücre kapısına beş adım…

Havalandırma kapısına varmak beş adım…

İki yol da kilitli kapılara çıkıyor… Boş ver bunları, hayallerinle istediğin yola gidebilirsin!

Mektuplar…İçeriden dışarıya, dışarıdan içeriye yazılan mektuplardaki hayatlar; görülmüştür!

“Ceza İnfaz Kurumlarından Türkiye Barolar Birliğine Gönderilen Tutuklu ve Hükümlü Mektuplarının Sosyal Psikolojik Açıdan Analizi ile Analizin Temel Aldığı Olguların Hukuki Değerlendirilmesi” Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Çalışma Raporunda (2024) yer aldı.

Bu çalışma, mahpusların tutuldukları ceza infaz kurumlarında yaşadıkları sorunların ve tabi kılındıkları koşulların, kendi değerlendirmelerinden hareketle saptanması amacıyla, Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi’ne 2022 – 2024 Faaliyet Dönemi boyunca gönderdikleri mektuplar esas alınarak hazırlandı.

Hele cezaevinden gönderiliyorsa, mektubu yazan mutlaka cevap bekler.

Cezaevi mektuplarında sürekli bir dertlenme, bir eksiklik, bir istek, bir yakınma vardır.

İki yıl içinde (2022-2024) gelen ve okunabilen mektuplar yaşamların hikayesidir aslında…

Bu çalışma sırasında şöyle bir soru soruldu: “Mektuplarda dile getirilen ceza infaz kurumlarının koşullarına ve yaşanan sorunlara ilişkin mahpusların algıları, deneyimleri ve duygularının ortaklaştığı çıkarımlar nelerdir?”

Raporun hazırlanmasında katkısı çok büyük olan Prof. Dr. Melek Göregenli’nin yanıtı:

“Bazen bir duygu durumu, bazen bir yakınma bazen de teorik bir çıkarsama ya da ders olarak ifade edilen ortak çıkarımların başında, mahpusların yaşadıkları koşulların ve kendilerine yönelik kararların “keyfiliği” gelmektedir. Mektuplarda, mahpuslar sorunlarını, şikayetlerini ve kendilerine yönelik hak ihlallerini aktarırken, bir meşruluk tartışması yapmakta ve uygulamaları en çok “keyfi” uygulamalar olarak değerlendirdikleri için yerinde ve meşru bulmamaktadırlar. Bu deneyime eşlik eden ikinci çıkarım “belirsizlik algısı” olarak ifade edebileceğimiz duygu durumudur. Örneğin, ceza infaz kurumlarının ilgili kurullarının denetimli ve/ya koşullu salıverme kararlarını alma sürecinde yaptıkları mülakatlarda sorulan sorular, bu haktan yararlanmanın tamamen kurulun subjektif değerlendirmelerine bağlı olduğunu göstermektedir. Hangi sözcüklerin bir mektupta yer almasının sakıncalı bulunup kendisine verilmeyebileceği, dışarıdan gelen hangi eşyaların hangi nedenlerle sakıncalı bulunabileceği konusundaki belirsizlikler, ne yaparsa başka bir ceza infaz kurumuna sevk edilebileceğini bilememe, kendisiyle ilgili verilen disiplin cezalarına yönelik itirazlarının yerinde bulunması halinde bile, bu cezalar nedeniyle infazının yakılıp yakılmayacağına dair belirsizlikler. Örnekler çoğaltılabilir, neredeyse bütün mektuplarda benzer keyfi uygulamalar ve belirsizlik........

© T24