menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye, İsrail ve İran: İç cephe, devlet kırılganlığı ve mülteciler

18 1
26.06.2025

Diğer

26 Haziran 2025

Son İran-İsrail savaşı bir ateşkes ile geçici olarak durmuş görünüyor. Ancak zaman zaman sıcak çatışmalar devam edebilir. Bu yazının amacı, savaşta İran ve İsrail’in devlet kırılganlığına ilişkin gözlemlerden hareketle Türkiye için çıkarsamalar yapmaktır.

Savaştaki genel bir gözlem, İran’ın iç cephesinin veya cephe gerisinin çok yetersiz ve zayıf kaldığıdır. Halbuki İran’ın ülke içinde bilgi derleyen, iktidarın koyduğu dinsel kurallara sıkıca bağlı kolluk kuvvetleri vardır.

Buna karşılık İran’da İsrail’e ve ABD’ye bağlı birçok gizli servis elemanı vardır. Bunların istihbarat bilgileri aktardıkları, asker-sivil devlet yöneticilerini ve bilim insanlarını hedef olarak bildirdikleri açıklanmıştır. Aynı kişilerin İran içinde askeri üretim birimleri bile kurdukları belirtilmiştir.

İran’da bildirilen bu hedeflerin ve altyapının korunamadığı da anlaşılmıştır. Özellikle uçaklarla, İHA’larla ve füzelerle havadan gelen saldırılara karşı İran’ın çaresiz kaldığı görülmüştür. Halbuki İran çok uzun yıllardır bu gibi saldırılara uğramıştır ve deneyimli olması beklenirdi.

Buna karşılık İsrail’in kendi içinde iyi örgütlendiği, başka ülkelerin gizli servislerine istihbarat olanağı vermediği belli olmuştur. Ayrıca İsrail, her türlü yapının altında bulunan sığınakları da etkin şekilde kullanmıştır.

Burada iki noktayı belirteyim. 1) ABD araştırma kuruluşları, Türkiye’ye ve İran’a devlet kırılganlığı ve bekası konusunda yüksek uyarı (high warning) ile dikkat çekiyor. 2) ABD hükümeti geçen hafta Türkiye’deki vatandaşlarını 22 güney ve güneydoğu ilimizdeki hareketlerini ve seyhatlarını sınırlamaları konusunda uyardı. Aşağıda bu iki konuyu da ele alıyorum.

İran ve İsrail arasındaki iç ve dış cepheye ilişkin bu önemli farklar devletlerin yapısıyla, kırılganlığı ile ilgili olmalıdır. Öyleyse devletlerin kırılganlığına ilişkin verilere bakarak karşılaştırma yapabiliriz. Bu karşılaştırmada Türkiye’nin de yerini görebiliriz.

ABD’de bir sivil toplum kuruluşu olan Barış İçin Fon (FFP, Fund for Peace), 1990’larda devlet kırılganlığını araştırmaya başlıyor. FFP, 2006 yılından bu yana yaklaşık 180 devlet için aşağıda kısa özeti yer alan 12 maddeye göre devletler için kırılganlık endeksi belirliyor.

1) Yetersiz devlet güvenliği. Devlet güvenlik sağlamada zayıfsa; resmi devlet güçleri yeterli olmuyorsa, organize suç örgütleri, paralel silahlı güçler, özel korumalar varsa

2) Siyasi ayrımcılık. Yönetici elit gruplar kamplara ayrılmış, birbirlerine ayrımcılık ve ötekileştirme yapıyorlarsa

3) Siyasi gerginlik. Muhalif gruplara karşı haksızlık, kindarlık varsa; siyasi liderlik tüm toplumu temsil etmiyorsa, uzlaşma yok, gerginlik varsa

4) Ekonomide tıkanma. Büyüme, istihdam, cari açıkta tıkanma varsa

5) Ekonomik dengesizlik. Bölgesel ve kişisel gelir dağılımı eşitsizliği varsa

6) Beyin göçü. Dış göç, özellikle dış beyin göçü oluyorsa

7) Devletin meşruluğu. Seçimlerle halkın önemli bölümleri temsil edilmiyorsa, hükümette yolsuzluk yaygınsa, hukuka ve devlet kurumlarına güven azalmış ise

8) Kamu hizmetleri. Bu hizmetler aksıyorsa; eğitim, sağlık, elektrik, su, internet, çevre temizliği gibi hizmetler zayıflamışsa

9) İnsan hakları. Bu........

© T24