Başkan Zeyrek, AKP, CHP, MHP, yolsuzluk ve otokrasi
Diğer
11 Haziran 2025
Manisa Büyük Şehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in çok üzücü ölümü üzerine, kendisi gibi siyasilerin ve Türkiye’deki siyasetin son yıllardaki gelişmesini kısaca değerlendirmek istedim. Başkan Zeyrek için nasıl bir siyasi yön olabilirdi?
Sonra konuyu Türkiye’deki yolsuzluğa ve otokrasiye getireceğim. Bu iki konu genellikle birlikte anılır. Ama iktidar en zayıf tarafı olan bu ilişkiyi göstermiyor, saklıyor. “En iyi savunma hücum etmektir” diyerek.
2000’lerde, özellikle AKP’nin iktidara giderek yerleşmesiyle birlikte, bu partide şöyle bir yapılanma ortaya çıktı.
Recep Tayyip Erdoğan, seçeneği olmayan parti başkanı oldu. Bu partide artık başkalarına başkanlık yolu kapanmıştı. Parti yönetici kadrolarına girmek için parti başkanına yakın olmak, ona itaat ve sadakat göstermek gerekiyordu. Kadroları belirleyen kendisi idi.
Bazıları Erdoğan’ı çok başarılı bir “siyaset ustası”, hatta “bir dünya lideri” olarak tanımladı, ama hiç de öyle değil, keşke olsaydı. Türkiye’ye çok daha yararlı olurdu. Erdoğan, ekonomide, sosyal alanda ve jeostratejik konularda çok başarısız oldu, Türkiye büyük maliyetler ödedi.
Kendisinin neden bir dünya lideri olmadığını daha önce açıklamaya çalışmıştım. Uygur (9 Nisan 2025). Erdoğan’ın Türkiye’de yaptığı bazı dış faaliyetler, hemen tümüyle Türkiye’nin coğrafyası sayesindedir.
Türkiye iki kıtayı birleştiren, Rusya, Avrupa ve Ortadoğu’nun ortasında bir ülke olmasaydı Erdoğan’a atfedilen birçok faaliyet yapılamazdı. Rusya–Ukrayna savaşı ile ilgili toplantılar ve faaliyetler buna örnektir. Bunlar da çoğunlukla sonuçsuz kaldılar.
Erdoğan’ın siyaset ustası olarak gösterilmesi AKP’de otokratik bir düzen yaratması nedeniyledir. Bu düzeni içeride örneğin tarikatlar gibi örgütlü güçlerle, onlara verdiği finansal katkılarla sürdürmesidir. Bu düzeni dışarıda AB ve ABD’ye verdiği tavizlerle ayakta tutuyor.
Erdoğan, AKP’de oluşturduğu tek adam otokratik düzenini Türkiye’de de uyguluyor. Aynen partisinde olduğu gibi; kapsayıcı değil, karşısında olanlara çok ayrımcı ve kötü davranıyor. Muhalefet partilerini, kendi istediği yönde davranmazlarsa, sistemin dışına itmeye çalışıyor.
1997’de Alparslan Türkeş’in ölümüyle boşalan başkanlığa çekişmeli seçimler sonunda Devlet Bahçeli getirildi. İlk yıllarda Bahçeliye karşı başkanlık yarışına girenler olduysa da, kendisi başkanlığı rekabetsiz sürdürdü. 2015 seçiminden sonra Bahçeli’ye karşı muhalif gruplar genel kurul istediler.
Tartışmalar, çekişmeler, mahkeme kararları sonrasında bu gruplar İyi Parti’yi kurdu. Sonradan İyi Parti’den ayrılanlar Zafer Partisi’ni ve başka partileri kurdular. MHP ise AKP ile örtülü koalisyon kurdu ve Bahçeli, iktidar ortağı olarak, partinin otokratik başkanı oldu.
Bahçeli, aynen AKP’de olduğu gibi, MHP’de seçeneği olmayan parti başkanıdır. Başkaları başkan olamaz, sanırım aday bile olamaz. MHP’nin de yönetici kadrolarına girmek için Bahçeli’ye yakın olmak, ona........
© T24
