menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cihangir Cumhuriyeti: Lümpenliğin lümpen eleştirisi

24 6
18.02.2025

Diğer

18 Şubat 2025

TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayımlanan “Cihangir Cumhuriyeti” dizisini izledim.

Bana düşündürdüklerini yazmaya geçmeden önce iki not düşerek başlamak isterim.

Birincisi; dizinin senaristi Akın Aksu, bir yıldan fazla bir süre önce bu proje gündeme geldiğinde Kutsal Motor ekibinden Zeynep Ocak’a kendisini eleştirdiği için nefret kusmuş, tehdit mesajları göndermişti.

Akın kardeşim, kendin bir mahalleyi eleştiren, hatta aşağılayan bir metin kaleme alırken, insanları seni eleştiriyor diye tehdit etmek iş midir? Akıl kârı mıdır? İnsanın kendinin farkında olması belki de erdemlerin en yücesi… Öyle değil mi?

İkincisi; ben bu yazıyı bir yıl öncesine kadar aralıklarla toplamda 16 yıl Cihangir’de yaşamış bir eski Cihangirli olarak yazıyorum. Bilinsin isterim.

Gelelim Cihangir Cumhuriyeti dizisine… Beş bölüm izledim, ki ‘izlemeden yazmış’ demesinler. Toplamda zaten 10 bölüm olduğuna göre herhâlde yeterlidir deyip bıraktım.

Bıraktım çünkü çok ama çok sıkıldım. Öyle bugünlerde ‘sıkıntı yok’ kalıbıyla yer ettiği gibi bir sıkıntı değil ama bu… Bildiğiniz sıkıldım.

Dizi ne anlatıyor, ne anlatmak istiyor, bir insan -benim gibi yazı yazma arzusu dışında- bu diziyi niye izler… Anlayamadım.

Bir konusu yok. Hikâyesi yok. Akışı yok.

Evet, bazı tipler var. Yılgın ve mutsuz yaşlı Frankofon entelektüel… Geldiği yerden utanan yeni yetme yönetmen… Eski muhafazakâr mahallesini terk eden fakat yeni mahallesinde de bir türlü kabul edilmeyen “dönek” yazar… Kendinden yaşça küçük aktörlerle sevgili olan kadın galerici… Yalnız kalamadığı için sevgili değiştiren, magazin malzemesi alkolik genç “jön”… Eski tüfek, kavgacı, herkese öfkeli yaşlı, tekaüt yönetmenler… Yogacılar… Falcılar… Spiritüeller… Berbat çağdaş sanatçılar…

O tiplerden Cihangir’de var mıdır, elbette vardır. Hayatın başka yerlerinde, mesela Niştantaşı’da, Bebek’te de var mıdır? Eh, oralarda da vardır.

Şimdi ben de kalkıp desem ki, dizide anlattığınız gibi “başörtülü anasından utanan insan sayısı yeni muhafazakâr sermaye içinde Cihangir’de olduğundan fazladır”, çok da boş ve mesnetsiz bir önermede bulunmuş sayılmam sanırım. Ama bunu niye söyleyeyim ki? Amacım ne yani? Nereye varmak istiyorum? Birilerini rencide etmek dışında nasıl bir amaç taşıyorum?

Dizi de işte böyle, bir mahalleyi anlamsız bir sosyolojik kalıba sokmak istiyor ama insanların özel hayatlarına dair birtakım saldırılar yapmanın ötesine geçemiyor. Bir bağlam, bir fikir ortaya koyamıyor.

Bir şey söylese, bir derdi, bir önermesi olsa, insanda öfke veya ne bileyim bir başka duygu yaratsa amenna… Nefret bile etsem hakkını teslim edeceğim ama yok. Hiçbir şey söylemiyor.

Sahiden de Cihangir’in neredeyse tüm mekânları kullanılarak çekilmiş sahnelerde birilerini........

© T24