Melis Alphan: Menopozu konuşmak, kadınların toplumsal konumuyla ilgili politik bir mesele
Diğer
13 Temmuz 2025
Ebru D. Dedeoğlu ve Melis Alphan (sağda)
Melis Alphan’ın Doğan Kitap’tan yayımlanan Menopoz Rehberi adlı kitabı, dünyada ve ülkemizde görmezden gelinen menopoz dönemine hem kişisel deneyim hem de bilimsel çerçeveyle ışık tutuyor. Cerrahi menopozla bir gecede bambaşka bir bedensel gerçeklikle karşılaşan Alphan, bu sürecin yalnızca fizyolojik değil, aynı zamanda yapısal bir yalnızlık içerdiğini anlatıyor.
Kasım 2024’te açtığı “Menopoz Seyir Defteri” hesabıyla yüzlerce kadının deneyimini dinleyen Alphan, bu bilgisizliğin bireysel değil, sistemsel bir sorun olduğunu vurguluyor. Alphan, uzman hekimlerle yaptığı canlı yayınlar ve gündeme getirdiği güncel araştırmalarla menopozla ilgili tabuları yıkmak ve kadınları bilinçlendirmek yolunda önemli adımlar attı. Menopoz bir hastalık değil; doğurganlık döneminin sona erdiği, sağlıklı kadının yaşam döngüsündeki doğal bir evre. Ancak bilgi eksikliği, bu süreci kadınlar için zorlu bir döneme dönüştürebiliyor. Yapılan araştırmalar, kadınların hayatlarının yaklaşık üçte birini menopoz sonrası dönemde geçirdiğini ve bu sürecin ciddi bir halk sağlığı başlığı olarak ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Melis Alphan'la T24’te buluştuk, menopoz hakkında tüm bilinmeyenleri kişisel ve toplumsal açıdan konuştuk. Kitap, menopozu öğrenmek, hiç kimseyle paylaşamadığınız sorularınıza cevap bulmak için önemli bir kaynak. Biz kadınları sadece doğurganlıkla tanımlayan sisteme inat, sessizliğimizi bozup en muhteşem dönemi keşfetmeniz ve yaşamanız dileğiyle.
Sohbetimizin tamamını T24 YouTube kanalından izleyebilirsiniz.
- Kitabına bayıldım. Benzer deneyimleri yaşayan biri olarak ilk olarak sormak istiyorum. Menopoz sürecin nasıl başladı? Belirtileri nelerdi?
Benim menopoz sürecim bir günde başladı. Yani doğal bir geçişle değil, cerrahi müdahaleyle. Rahmim ve yumurtalıklarım alındı, dolayısıyla hormonal olarak bir anda menopozun içine düştüm. Bu sürece hiç hazırlıklı değildim. Menopozu 50 yaş sonrası bir mesele olarak gördüğüm için, o güne kadar “menopoz” hakkında bilgi edinmek aklıma bile gelmemişti. Üstelik bu ameliyatı olacağımı ve doğrudan menopoza gireceğimi bilmeme rağmen nedense bununla hiç yüzleşmemiştim.
Belirtiler de ani ve yoğun şekilde geldi. İlk hissettiğim şey, vücudumun termostatının bozulmuş gibi olmasıydı. Ateş basmaları, uykusuzluk, üşümeler… Kalın pijamalarla beraber yorgan da hayatımdan çıktı. 3 ay uyku uyumadım diyebilirim. Ben bunu hep menopoza bağladım ama üçüncü ayda kan testi yaptırdığımda Haşimoto tiroiditi olduğum ortaya çıktı. Menopozun otoimmün hastalıkları tetiklediği de söyleniyor. Menopoz bana yeni bir hastalık hediye etti. Ve bu süreç sadece hormonların değil, bedenimin genel dengesinin alt üst olduğu bir dönem oldu. Hormon kullanmama rağmen sıcak basmaları devam ediyor, uykusuzluk geçti. Kısacası, menopoz bana bir gecede geldi ama onunla baş etmeyi öğrenmem, bedenimi yeniden bir dengeye oturtmam ve bu süreci anlamlandırmam zaman aldı.
- Ameliyat olacağınıilk duyduğunda neler hissettin? Annenin hikâyesinden dolayı korkularınla yüzleştin mi?
Ameliyat olacağımı ilk duyduğumda inanılmaz bir rahatlama hissettim. Çünkü annem yedi yıldır yumurtalık kanseriyle mücadele ediyor ve bu süreç benim için çok travmatik oldu. Son yıllarda neredeyse hastalık hastası olmuştum; sürekli kontrollerdeydim, en ufak bir belirtide “Kanser oldum” korkusuna kapılıyordum. Artık bu korkuyla yaşamak bana çok ağır geliyordu. Yumurtalıklarım alınınca, en azından o riski büyük ölçüde bertaraf edeceğimi biliyordum. O yüzden ameliyat kararını duyduğumda içimde büyük bir huzur oluştu. Tabii o anda, bunun beni bir anda menopoza sokacağını, bedenimde ve ruhumda yaratacağı fırtınayı hiç düşünmemiştim. Benim kanser olma korkumun yanında menopoz konu bile değildi. Ameliyat ve yumurtalıklarımdan kurtuluş benim yeniden doğuşum gibi bir şeydi. Açıkçası mutluydum. O günden sonra da sağlık konusundaki anksiyetem yüzde 80 azaldı diyebilirim.
- Cerrahi menopozun "bir gecede" gelen şokunu çok iyi anlatıyorsun. Bu sadece bedensel bir değişim değil. İlk gecemde panik atak yaşadığımı çok iyi hatırlıyorum. Merak ediyorum ruhsal olarak ne hissettin?
Hayatım boyunca bana eşlik eden hormonların perde arkasındaki görünmez orkestra şefleri olduğunu ameliyattan sonra fark ettim. Bir anda sahneden çekilmişlerdi. Ve bir başına kalmış gibiydim. Kimyasal olarak desteklenmeyen bir benlikle. Ruh halimin, uykumun, duygularımın bana ait değil de hormonların kontrolünde gibi işlediğini anladım. Onlar gidince ben nasıl biriyim, bilmiyordum. Bu yüzden yaşadığım şey sadece bedensel bir sallantı değildi. Ruhum da dengesini kaybetti. Hormonların çekilişiyle birlikte kendimi yeniden inşa etmeye başladım diyebilirim. En savunmasız ve en sahici halimle. Bunu bir fırsat olarak gördüm açıkçası. Kendimde değiştirmek istediğim şeylere odaklanmaya başladım. Ve bedenimin değerini bu yaşıma kadar hiç anlamadığımı, ona hoyrat davrandığımı fark ettim. Bedenimle de barıştım.
- Çevremde menopozla ilgili en çok şunu duyuyorum: “Bana bir şey olmadı, annemde de olmamış, hormon kullanmama gerek yok.” Peki gerçekten menopozun beden üzerindeki uzun vadeli etkilerini yeterince biliyor muyuz? Yoksa bugünü atlatmak, geleceği görmezden gelmekle mi karıştırılıyor?
Menopoz demek sıcak basması demek sanılıyor. Benim bu kitabı yazmamın nedenleri arasında menopoz semptomları en son neden diyebilirim. Kitapta detaylı yer alıyor ama esas mesele bugünle sınırlı değil. Bugünü nispeten rahat geçiren, pek sıkıntı yaşamayan pek çok kadın, uzun vadede karşılarına çıkabilecek sağlık risklerinin farkında bile değil. Menopoz demek östrojenin eksilmesi demek. Östrojenin hayati rolünü hâlâ........
© T24
