DTSO Başkanı Mehmet Kaya: Kürtler yeni bir Gezi istemiyor çünkü çatışmalı süreç AK Parti’ye yaradı; Kürtlere demokrasi, muhalefete diktatörlük; bu olabilecek şey değil
Diğer
27 Mart 2025
Bir yanda hiçbir kıpırtının olmadığı Kürt meselesinde yeni hamlenin nereye varacağına dair kaygı, şüphe…. Diğer yanda ise mevcut dönemin yeni ‘ötekisi’ CHP’ye mengene harekatı… 2016’dan bu yana belediyelerine sürekli olarak kayyım atanan DEM’in selefi HDP’nin hem 24 Haziran (2018) hem de 31 Mart (2019) seçimlerinde AKP-MHP blokunu geriletme siyaseti, zaman içerisinde CHP ve DEM tabanını yakınlaştırmıştı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1071 Malazgirt’e gönderme yapan ‘Türk-Kürt kardeşliği’ hamlesi, çok hedefli… Belirsizlikler DEM’i ‘aktif -bekleme’ pozisyonunda tutarken kimi ulusalcı, sol çevreler DEM’i sıkıştırmaya çalışıyor. İmamoğlu ve ekibine yönelik tutuklamaların ömrünün uzun olabileceğini ihtimali siyasette dengeleri yeniden oluştururken CHP’nin öncülük ettiği kitlesel itirazın Gezi heyulasını çağırması ve tıpkı Gezi döneminde olduğu gibi yine Kürt meselesinde adımların atıldığı döneme denk gelmesi siyaseti de etkileyecektir. CHP ve DEM bu süreçte dikkatli bir dil kullanıyor. CHP 2013 pozisyonunda olmadığını sözel olarak dile getiriyor. Karşılıklı bu özenin bir anlamı var mı, İstanbul Saraçhane’deki toplumsal itiraz Diyarbakır’da nasıl yankılandı? Silahlar tamamen devre dışı kalırsa bu Türkiye’deki katılaşmış siyaset yapısını nasıl etkileyecektir, Kürtler Bahçeli’nin hamlesine nasıl bakıyor? Bütün bunları Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ile konuştum.
Mehmet Kaya her kesimle görüşen ve Kürt meselesini uzun yıllardır dert edinen bir isim. Açıklamaları önemli… Zira Türkiye’de 100 yıllık devlet geleneği dönüşecekse bu herkesi etkileyecek gibi görünüyor.
- Sayın Kaya, siz Aralık 2024'te T24 YouTube kanalımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat ve Erbil ziyareti sonrası yaptığımız yayında ‘Yakın zamanda Kürt meselesinde çözüme dair bir şey beklemiyorum’ demiştiniz. Aradan çok uzun zaman geçmedi. Şimdi yeni bir durum var, sizin için de sürpriz oldu mu Bahçeli’nin hamlesi?
Doğrusu Bahçeli'nin hamlesi sürpriz oldu. Çözüm Süreci’ne benzer bir süreç beklentimiz var ve burada yanılıyoruz. Çözüm Süreci’nde yaşanan hataların yapılmaması daha çok öne alınıyor. Farklı bir yöntem izleniyor.
- 2013- 2015 arasındaki sürece benzemeyen ama içinde çözümü de bir ihtimal olarak barındıran bir durum var. Neye dayanarak benzemediğini söylüyorsunuz?
Yapılması gerekenler diye düşündüklerimizin yapılmadığını görünce, geçmişte o yapılanların yarattığı provokasyonlardan dolayı bir önlem alındığını görüyoruz. Mesela geçen Çözüm Süreci, demokratik adımlar atılarak yol alınan, sonuçta Abdullah Öcalan'ın bir şekilde muhataplığının hedeflendiği bir süreçti. Şimdi ise Abdullah Öcalan doğrudan muhatap alındığı, demokratik adımlar gibi, güven artırıcı adımlar gibi adımların dikkate alınmadığı, bazen farklı açıklamalar olsa bile Öcalan'la devletin mutabık kaldığı gibi görünen bir durum ortaya çıktı. Çözüm Süreci’nde demokratik adımlar, bazı güven artırıcı adımlarda yaşanan provokasyonlar oldu. Örneğin Habur Sınır Kapısı’ndan gelişler gibi…
- Ama o 2009’daydı…
2013 süreci 2005'te başlayan bir süreçti. Güvenlik politikaları yerine güvenlik önlemlerinin zaafa uğratıldığı adımların en fazla sürece zarar verdiğini gördük. Yani biz burada birçok olayda arabulucu olmak zorunda kaldık örgüt üyeleriyle devlet arasında. Şimdi bunların oluşmasını engelleyen ama bize anti demokratik uygulama gibi gelen -ki doğru ama sonuçta bunun yaratacağı provokasyonların da önüne geçmeyi hedefleyen bir süreç.
- Benzer riskler bu yeni durumda da söz konusu olabilir mi?
Geçen dönemin sorun yaratan olaylarının yapılmaması, bugün yapılanların doğru yapıldığı anlamını taşımıyor. Şunu görmek lazım -ki bu gözden kaçırılıyor- evet, siyasette bir mutabakat var. DEM Parti, AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi bir ittifak içinde giderken, Cumhuriyet Halk Partisi, DEVA, Gelecek gibi partiler de bu sürecin karşısında durmuyorlar. Bu siyasi bir birlik yaratıyor ve ortak dil olarak Meclis’te tartışılsın demek de önemli. Dikkat ederseniz bunlar geçen dönem yapılmayan ve süreci baltalayan unsurlardı. Şimdi bunlar kalktı. Bunlar kalktı diye her şey süt liman gidecek anlamı taşımıyor. Halen sivil toplum ve toplumsal mutabakat konusunda yanlış yerdeyiz. Yani AK Parti'nin duruşu güç zehirlenmesine dönüşmüş durumda. Üstenci bir dil ve terör dedikleri olaydan sadece Türk halkı etkilenmiş de Kürtlerin hiçbir mağduriyeti yokmuş gibi açıklamalar… Bu toplumsallaşmada sorun yaratıyor. Ama bunun karşısında şunu da görmek lazım. Öcalan, Demirtaş, Kandil, DEM Parti gibi yapıların sürece sahip çıkması Kürt tarafındaki temkinli iyimserliği, iyimserliğe bıraktı diyebiliriz. Sonuçta bedel ödemiş bu insanlara bir güven var. Kürtlerin beklentisi şu; haklarını aldıkları, Türklerle ortak bir yaşam. İmamoğlu’nun gözaltına alınması, kayyım atanması, iktidarın dili; Kürtlerin Çözüm Süreci’nde yüzde 90’a varan inanışı nispeten engelliyor.
- Önemli bir şey söylediniz; demokratikleşme vaadi olmayan bir süreç... Önce barışalım yani silahlar olmasın, sonra demokratik mücadele için el ele verelim gibi bir formülasyon var gibi… 19 Mart, siyasette önemli bir kırılma tarihi. CHP’li Ekrem İmamoğlu ve birlikte siyaset ürettiği isimler gözaltına alındı. CHP sanki bu yeni durumun karşısında konumlandırılmak isteniyor gibi… DEM ve CHP’nin arası açılmak mı isteniyor?
Türkiye’de Kürtlerin iki tane önemli yapıyla ittifaka zorlandığı bir ortamda yaşıyoruz. Biri ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yaklaşımı… CHP ile bazı ittifaklar yapabilirsiniz, bazı mağduriyetlere karşı birliktelik yaratabilirsiniz ama........
© T24
