menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barışın Yolunu Açmak Konferansı’ndan notlar: CHP sürecin garantörü olabilir mi?

19 1
24.06.2025

Diğer

24 Haziran 2025

I.Dünya Savaşı’ndan beri, aynı zaman da bir Orta Doğu meselesi olan Kürt meselesinin geldiği yer ülkelerin hem coğrafi hem de siyasi statükolarını sarsıyor.

Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan işte böyle bir momentte bir süreç başlattı. Bahçeli’nin ön ayak olduğu sürecin başlangıç tarihini 1 Ekim olarak kabul edersek, kimine göre bu sekiz ayda bir arpa boyu yol alınamadı, kimine göre ise Kürt-Türk ittifakında önemli merhaleye gelindi.

Kamuoyuna yansıyan bütün bilgilerden şu yorumu yapmak mümkün. Tarafların bir yol haritası var ama zamanlar çakışmıyor. Yine şu açık ki, iktidar bu süreci az aktörle yürütmek isterken, Kürt siyaseti süreci geniş kesimlere açmak istiyor. Meclis çatısı altında komisyon kurulması ısrarı, halk toplantıları, farklı toplumsal kesimlerle yapılan konferanslar, siyasi parti ziyaretleri bunun bir göstergesi.

Sürece güveni sarsan en önemli gelişme, ana muhalefet partisi CHP ve onun siyasi aktörlerine yönelik demokrasi dışı müdahaleler.

Bu hem DEM’i hem de CHP’yi, özellikle de 2018’den bu yana sürdürülen tabandaki seçim ittifakını da sıkıştıran operasyonlar.

Oysa Çözüm Süreci deneyimini yaşamış Kürt siyaseti, ana muhalefet partisiz bir süreç olmayacağını bilecek deneyimde. Daha önce yazdım. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi odası Başkanı Mehmet Kaya, kendisiyle mart ayında yaptığım söyleşide CHP’nin önemini şu cümlelerle anlatmıştı:

“Kürtler paradigma değişikliğine kapı açarken bunu AK Parti’ye yapılmış bir davet ya da onların bir talebi olarak okumamak lazım. CHP'nin bunu iyi okuması lazım.”

T24’te Cansu Çamlıbel’e konuşan DEM milletvekili Cengiz Çandar’da da benzer bir vurgu vardı:

"Abdullah Öcalan, Özgür Özel ve Sezgin Tanrıkulu ile görüşmek istiyor, çünkü CHP'yi çok........

© T24