Türkiye’nin duygu haritası: Güvensizlik, arayış ve sessiz direnç
Diğer
14 Nisan 2025
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan süreç siyasi sonuçları kadar neden olduğu toplumsal kırılma nedeniyle de uzun süre tartışılmayı hak ediyor. Toplumun dörtte biri beklenmedik bir zaman aralığında, beklenmedik büyüklükte ve biçimde siyasi gidişata dair açık bir tutum ve davranış gösterdi. Bu toplumsal kırılmanın başta CHP olmak üzere siyasi aktörlere etkilerini, iktidar koalisyonu içinde tetiklediği yarılmaları da gözlemleyecek ve tartışacağız. “İktidarın hukuksuz ve siyasi bir hamlesi olarak İmamoğlu’nun tutuklanmasını toplumun hangi kümeleri nasıl algıladı, neler hissetti, ne türden toplumsal tepkiler tetiklendi” sorularına verebileceğimiz cevaplar siyasetin geleceğini de şekillendirme potansiyeline sahip.
Veri Enstitüsü’nün Mart Veri Pusulası araştırması bulguları toplumsal dinamiklere dair dikkat çekici ipuçları veriyor. Araştırmanın “umut” temalı bölümü İmamoğlu’nun tutuklanmasından önce gerçekleştirildi, ikinci bölümü ise sonra. Bu araştırma, sadece Ekrem İmamoğlu’nun ve ekibinin tutuklanmasına dair toplumsal tepkileri ölçmüyor; aynı zamanda Türkiye toplumunun devlete, hukuka ve siyasete dair duygu durumunu da görünür kılıyor. Araştırma aynı zamanda Türkiye toplumunun ruh halini, devletle ve siyasetle ilişkisini, umut ve korkularını da gösteriyor.
Veri Pusulası bulgularına göre katılımcıların yüzde 69’u İmamoğlu’nun tutuklanması ve çevresinde gelişen olaylarda devletin tavrını “keyfi ve adaletsiz”, yüzde 31’i ise “güçlü ve güvenilir” bulduğunu ifade ediyor. Muhalefet partisi seçmenlerinde “keyfi ve adaletsiz” kanaatinde olanlar oldukça yüksek. CHP seçmeninin yüzde 95’i, DEM seçmenlerinin tamamı, İyi Parti seçmenlerinin yüzde 83’ü olanları keyfi ve adaletsiz görüyor. Kararsız her 5 seçmenden 3’ü devletin tavrını adaletsiz bulduğunu söylüyor. Ak Parti seçmeninin yüzde 22’si, MHP seçmeninin ise yüzde 39’u devletin tavrını keyfi ve adaletsiz bulduğunu beyan ediyor.
Yaşanan sürecin değerlendirilmesi sorulduğunda, toplumun yüzde 65’i İmamoğlu’nun tutuklanması ve çevresinde gelişen olayları hükümetin muhalefete baskı kurma girişimi olarak tanımlıyor. ‘Yargının bağımsız şekilde yürüttüğü bir süreç’ olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 11, suç işleyen herkes gibi işlem yapıldığını belirtenlerin oranı yüzde 16, muhalefetin mağduriyet yaratma çabası olarak okuyanların oranı ise yüzde 8 olarak görünüyor.
Toplumun büyük bölümü süreci “adaletsiz ve keyfi” bulurken, bu yargı yalnızca siyasi bir pozisyon değil, derinleşen bir güvensizlik hissinin de ifadesi aslında. Ama asıl mesele İmamoğlu’nun yaşadığı adaletsizlikten öte, toplumun kendi adalet duygusunun da incinmiş olması.
Nitekim “Bu olay, Türkiye’deki demokrasi ve hukukun üstünlüğü hakkındaki görüşlerinizi nasıl etkiledi?” sorusuna verilen cevaplar da bu tespiti haklı kılıyor. İmamoğlu’nun tutuklanması ve sonrasında gelişen olaylardan ötürü Türkiye toplumunun yüzde 61’i ülkedeki demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgili daha da olumsuz düşünmeye başladığını beyan ediyor. Görüşü değişmeyenlerin oranı yüzde 32 olurken, daha olumlu düşünmeye başlayanlar ise yalnızca yüzde 6.
CHP seçmenlerinin yüzde 87’si, DEM seçmenlerinin yüzde 93’ü, İyi Parti seçmenlerinin yüzde 87’sinin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inancı daha da kötüleşmiş durumda. Ak Parti seçmeninin yüzde 58’i, MHP seçmeninin ise yüzde 39’u görüşünün değişmediğini belirtiyor. Kararsız seçmenler ise ikiye bölünmüş bir izlenim veriyor; yüzde 50’si ülkedeki demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgili daha olumsuz düşünmeye başladığını belirtirken, yüzde 48’i ise görüşünün değişmediğini ifade ediyor.
Toplumun yarısından fazlası bu gelişmelerin ardından demokrasiye olan........
© T24
