menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Seçmenin İmamoğlu itirazı ve dayanışma sandığından çıkan sonuç: CHP yeni bir Türkiye hayali yazmak zorunda

17 5
04.04.2025

Diğer

04 Nisan 2025

CHP cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim yapacağını ilan ettiğinde kamuoyunun bir kısmı tek adaylı bir ön seçimin anlamlı olmadığını düşünmüştü. Halbuki ön seçim kararı CHP ve Ekrem İmamoğlu açısından stratejik bir hamleydi.

İmamoğlu açısından meselenin iki yanı vardı. Birincisi, “ahmak davası” diye bilinen davanın onaylanmasıyla siyasi yasak, diploma iptaline varan hukuk garabeti gibi nedenlerle önünün kesileceği olasılıkları gündemdeydi. İktidarın bu hamlelerine karşı İmamoğlu savunma hattını toplumdan kurmaya çalıştı.

Gözaltına alınırken söylediği gibi “kendini millete emanet etmek” stratejisi her zaman öncelikliydi. Baştan beri İmamoğlu stratejisini “CHP ile beraber ama CHP’yi aşan” bir yerden kurmaya çalıştı.

İkincisi, İmamoğlu cumhurbaşkanlığı adaylığını hedefleyen siyasi yolculuğunu 2018 İstanbul seçimlerini kazandığı günden başlayarak adım adım kurdu. 29 Mayıs 2023 sabahı, kaybedilen cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ertesi günü sabahında başlattığı ‘değişim’ tartışmaları, partisini kurultaya zorlayışı, Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’na karşı genel başkanlığı kazanışı, CHP’de gözlenen yeni bir dinamizm ve ardından yerel seçim başarısı. Tüm bu süreçlerin ateşleyicisi ve lideri İmamoğlu oldu. Yeni bir aşama olarak, ön seçimle CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığına hukuki ve siyasi bir meşruiyet zemini sağlamak hedeflenmişti.

Mansur Yavaş’ın kendi siyasi pozisyonu ve hedefleri bakımından yadırganmayan ön seçime katılmama kararı sonrasında tek adaylı ön seçimin anlamı ve gerekliliği kamuoyunun bir kısmında tartışılır olmuştu.

Kamuoyunda nasıl tartışılmış olursa olsun, iktidarın karar vericileri bu ön seçimin İmamoğlu’na kazandıracağı hukuki ve siyasi meşruiyet zemininden, o zeminin İmamoğlu’na kazandıracağı yeni siyasi pozisyon ve güçten rahatsız oldular. Nitekim İmamoğlu’nun ön seçim kampanyasının hemen başında önce diploma iptali, ardından gözaltı ve tutuklamalar geldi.

CHP’nin tepkisi ön seçim sandıklarının yanına dayanışma sandıkları koyarak ön seçimi CHP üyesi olmayan seçmene de açmak oldu. Üye olan ve olmayan ön seçim katılım sayılarına bakarak şunu söylemek mümkün; seçmenin tutuklamalara tepkisi beklentilerin çok ötesinde sert ve kararlı oldu. Cumhurbaşkanı adaylığı ön seçiminde 1.878.149 CHP üyesinden 1.654.651’i oy kullandı. Yaklaşık 61 milyon seçmenin 13.844.070’i dayanışma sandıklarında İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için arzu ve irade beyan etti.
Oy kullanan CHP üyesi oranı ülke toplamında yüzde 88.1 olarak gerçekleşti. Bu sayı ve oran CHP açısından oldukça önemli. CHP örgütsel yapısının sorunları, çok parçalı oluşu, parti politikalarına karşı eleştirel duruşları gibi birçok ölçü dikkate alındığında, çok uzun yıllardan sonra CHP üyeleri partilerine bu denli güçlü biçimde sahip çıktı.

Dayanışma sandıklarında kullanılan oylarla beraber İmamoğlu’nun adaylığını 15.498.721 seçmen onaylamış oldu. Bu oran toplam seçmenin yüzde 25.2’si, kısaca her dört seçmenden birisi mecburiyetleri olmadığı halde sandıklara gidip İmamoğlu’ndan yana irade ve arzu beyan etmiş oldu. Daha da ilginç olan 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin yerel meclis oyları 15.785.662 idi, yani hemen hemen aynı sayıdaki seçmen bu kez rızasıyla olanlara ve iktidara tepkisini ve İmamoğlu’ndan yana duruşunu........

© T24