menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün: Soma'da hiçbir zaman TİS için yeter sayıya ulaşamadık; örgütlenmemizin engellenmesi için çalışma yürütüldü

17 2
20.05.2025

Diğer

20 Mayıs 2025

Soma’da yaşanan maden faciası, 301 işçinin hayatını kaybettiği, yüzlerce ailenin parçalandığı, Türkiye işçi sınıfı tarihine kazınan en acı olaylardan biri olarak hafızalarda yer etti. Ancak facianın ardından geçen 11 yıl boyunca Soma’da örgütlü sendikal mücadele ne yazık ki yeterli ivmeyi yakalayamadı.

Bağımsız Maden İş, sıfırdan örgütlenip sahada tutunmayı başarsa da Türkiye’nin en köklü işçi örgütlerinden biri olan Dev Maden Sen, Soma’da hâlâ varlık gösteremedi. Peki neden?

Dev-Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, işçilerin atılma korkusu nedeniyle üye olmadıklarını ve bunu da doğal karşıladıklarını ifade ediyor. Ancak Bağımsız Maden İş’in sıfırdan örgütlenerek başarıyla ulaşması Görgün’ün iddialarını çürütüyor. Söyleşide, sendikanın kendi söylemleriyle sahadaki başarısızlığın gerekçeleri, işveren baskıları ve sendikal mücadelenin zayıf noktaları ele alınıyor.

- Malum Soma’nın yıl dönümü geldi, size sorular sormak istiyorum. Öncelikle sizin için Soma maden faciası ne anlama geliyor?

Soma faciası, iş cinayeti aslında dizginlemeyen ihtiraslı, kar hırsının ağır sonuçlarından. Aynı zamanda da yani kârı maksimize etmek için bütün madencilik prensiplerini, işçi sağlığı, iş güvenliği mevzuatını hiçe sayan üretim modeline devletin ve kamunun kontrol mekanizmalarının ve sarı sendikaların göz yumması ile oluşmuş bir facia. Ne insanlık ne ülkemiz ne maden işçilerinin buna dayanabilmesi imkansız. Fakat yine işçiler sendikasızlaştırılarak veya o sarı sendikalara yönlendirilerek savunmasız, silahsız bırakılıyor.

- Size bağlı kaç tane maden işçisi var Türkiye genelinde?

Bize bağlı az, 3 bin civarında maden işçisi var. Toplu sözleşmeye çevrilmiş örgütlü madenci sayısı az bizde.

- Soma'da var mı?

Soma’da yetki aldığımız bir işyeri yok. En son bu Fernas iş yerinde yetki aldık. Türk-İş tekrar yetki aldı orada. İşveren baskısı ile onların istediği sendikanın iş birliği ile işçiler baskı altına alınarak tekrar bizden gitti. Sayısı bulamadık.

- Peki neden bulamadınız? DİSK’in ve sizin çok eski sendikacılık geleneğiniz ile güçlü argümanlarınız var. Dev-Maden Sen neden Soma’da yok?

Şimdi çok ağır bir işveren baskısı var. İşveren baskısı işten atmak, iş yerindeki pozisyonunu değiştirmek şeklinde kendisini gösteriyor. Bildiğiniz gibi büyük bir işsizlik ortamında, haksızca işten çıkarılanların mahkeme süreçlerinin çok uzun sürmesi nedeniyle kişiler serbestçe sendikalaşmaya ya da diledikleri sendikaya gitmeye göze alamıyor. Bir kısmı göze alıyor ama çoğu bunu göze alamıyor. Bu anlattığım kaygı ve korkudan dolayı diğer arkadaşları ikna edemediğimiz için çok kere de başarılı olamıyoruz.

- Sendikalar tam da bu sebeple varlık göstermiyorlar? Bir örgütlü mücadele ile bu korkuları aşmak için çalışmıyorlar mı?

Varlık nedenimiz tabii ki bu ancak sonuçta dışarıda, kapıda korkunç bir işsizlik var. İşçinin ev kirası, çocuklarının ihtiyaçları beklemiyor işten atıldığı zaman. İşe geri dönme davaları ve hukuki mücadele çok zaman alıyor. Bu 2-3 yıl sürüyor dolayısıyla bunun bekleyecek bir zamanı yok.

- O zaman bu baskılar yüzünden sendikalı olmamaları gayet normal diyebilir miyiz? Orada bu sisteme teslim olmalarını olağan mı karşılamalıyız?

Normal demeyelim, olağan karşılamıyoruz tabii. Bunun için uğraşıyoruz, biz yeniden deniyoruz.

- Mesela oradaki maden işçilerini örgütlemek için neler yapıyorsunuz?

İşçi arkadaşlarla görüşüyoruz. Mevcut yasaları anlatıyoruz, sendikalaşmayla neyi kazanacaklarını anlatıyoruz. En başta iş kazalarının önlenmesi, işçi sağlığı, iş güvenliği tedbirlerinin uygulanmasından başlayarak ücret dahil olmak üzere güvenceli çalışmak kazançlarının arasında olduğunu söylüyoruz. Yasanın suç saydığı şeyleri yapmadıkları sürece işverenin ağzından çıkacak bir sözle atılamayacaklarını anlatıyoruz. Bunun ancak belli bir çoğunluğa ulaşarak karşılık bulabileceğini de konuşuyoruz. Bu çalışmaları yapıyoruz. Fakat tabii bunda başarılı olma konusunda büyük güçlüklerimiz var. Hem işverenler baskı yapıyor hem bu haksızlıkları bu icraatları önleyecek kamu mekanizmaları, mahkemeler demin anlattığım gibi Çalışma, Enerji Bakanlığı görevini savsakladığı için bu konuda çok yalnız kalıyoruz.

- Sizin 2014’teki facianın ardından kamuoyunda destek artmışken orada kalıcı bir sendikal örgütlenme kurmak yerine orayı terk etmenizin nedeni ne?

Yine aynı şekilde büyük bir ilgi vardı, ilerledik. Fakat Türk-İş yani mevcut sendikanın yetki bitim yani bu mevcut sendikanın yetki bitim süreci yani bir iş yerinde toplu sözleşme varsa bu en az bir yıllık en çok üç yıllık oluyor. Soma'da genelde 2 yıllık oluyor. Orada sözleşmenin bitimine aşağı yukarı bir yıl kadar olduğu için geçen sürede soğudu. İşverenleri tekrar o ilk sıcak an geçtikten sonra durumu toparladılar. Yani siyasal iktidarın kaymakamlıktan jandarmaya, kolluk kuvvetlerine kadar katkı da alarak işverenler, sarı sendikalar tekrar hakim oldular.

- O kadar büyük bir ivme varken. Bağımsız İş Sendikası sıfırdan örgütlenme imkanı bulmuşken Dev-Maden Sen’in örgütlenememesi…

Bağımsız İş sendikası örgütlenemedi ki orada…

- Kuruldular ve üyeleri var. Hâlâ aktif olarak çalışıyorlar.

Bizim üyelerimiz onlardan fazla idi.

- Onu soruyorum. Neden Dev Maden–Sen üye sayısını arttırmak varken Soma’da çalışma yapmaktan vazgeçti? Neden geri adım attı?

Geri adım atmadık. Toplu sözleşme yetkisini alınca ile iki yıl sözleşme bir daha yaptı oradaki eski mevcut sendika. İki yıl önce bir şey yapılamazdı orada. Ancak eylem yapılabilirdi kaldı ki gibi Bağımsız Sendika’nın yaptığı eylemlere konu olan alacak davalarını biz açtık. Hak ihlallerinin yapıldığı, Doruk Madencilik başta olmak üzere, davayı kendi yetkili sendikaları açmadı biz açtık. Yargıtay aşaması dahil tamamladık. Ama üst işveren yani taşeron vardı. TKİ’ye tedbir koyması için başvuruda bulunduk. Bu konuda söz aldık. Sonrasında bu yetki alamama süreci gelince, bir de tabii orada iki yıl sürekli çalışmalar sürdürmek yerine başka sendikasız alanlara yoğunlaştık orada. Orada boyunca küçük bir temsilcilik bırakarak yani işçilerini gündelik sıkıntılarına çare bulmaya çalıştık.

- 301 işçinin hayatına mâl olmuş bir yerden söz ediyoruz Tayfun Bey. Ben kişisel olarak çok ikna olamadım bu anlattığınız şeyden.

Ne yapmamızı isterdiniz? Ben size durumu anlatıyorum.

- Daha fazla örgütlenmenizi beklerdim. Oradaki çalışmaların daha yükselmesini isterdim. Türkiye genelin çok sayıda maden işçisi üyeniz var. Mesela size ne kadar aidat ödüyor bu maden işçileri?

Biz aidat derdinde değiliz.

- Merak ettiğim için soruyorum. O aidatlarla nasıl bir çalışma yapılıyor?

Biz maden işçilerinin zor koşulların dikkate alınarak yani genel sendikal aidatın yarısını alıyoruz. Aidat peşinde filan da değiliz, almadığımız iş yerlerimiz de var.

- Ama aidat alınıyor. Neler yapılıyor aidatlarla?

Bu çalışmaları yapıyoruz, eğitim yapıyoruz. Siz bizi sorgulamak için mi sorular soruyorsunuz?

- Bir gazeteci olarak Soma’da Dev-Maden Sendikası’nın olmamasını merak ediyorum. Doğal bir merak değil mi sizce? Bunu size sormak istedim. Başkalarına da başka sorular soruyorum yani emin olabilirsiniz.

Başka bir sendika ile karşılaştırdınız da...

- Karşılaştırmadım. Siz orada işten atılma tehlikesi yüzünden insanlar örgütlenmedi, dediniz. Oysa o esnada orada Bağımsız Maden İş Sendikası örgütlendi ve çok sayıda üye edindi. Dediğiniz şeyi çürüten bir durum gerçekleşti.

Hayır biz çekildikten sonra…

- Tam da o dönem neden Soma’dan çekildiniz? Sizin oradan çekilmeniz işçiler için artı bir şey mi oldu?

Hayır artı bir şey olur mu? Şöyle anlatayım ben size. Siz tabi kendi yorumunuzu sonra yapın kendi değerleriniz ile. Çok büyük bir iş kazası idi bu. Bu olduktan sonra biz oraya yardımcı olmak için gittik. Bizim orda zaten çalışmalarımız vardı. Fakat orada kaldığımız sürece biz örgütlenmeye gitmedik. İşçilerden talep geldi, burada örgütlenelim. Biz bunu değerlendirdik çünkü 'hemen kazanın arkasından bunu yapmak fırsatçılık gibi mi anlaşılır' falan gibi. Neyse sonra karar verdik bir ay sonra ve başladık. Bizim önümüzde bir sonraki yazın haziran ayına kadar bir süre vardı. Yani sonraki yani 11 aylık bir süre var. O sürenin bitiminden 4 ay önce belli olur yetki. O da şöyle olur, o iş yerinde yani örgütleneceğiniz iş yerinde çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasını almanız lazım. Biz bunları alamadık oradan yani. Çalıştık çabaladık. Ben de orada aylarca kaldım, arkadaşlarım hiç ayrılmadılar. Biz 5 kişilik bir ekiple -tabii Soma için çok büyük bir ekip değil- sürekli olarak bir yıl orda kaldık. Yetkiyi tekrar Türk-İş alınca bizim orada iki yıldan önce tekrar bir yetki almamız söz konusu olmayınca oradaki kuvvetimizi azaltarak biz diğer madenci iş yerlerindeki çalışmalarımıza ağırlık verdik. Bizim çekilmemizin sebebi bu.

- Bu dediğiniz 2015 yılında oldu. Şimdi 2025’teyiz. O tarihten sonra neden değişiklik olmadı?

Uğraşıyoruz dedim ya. Orada Fernas iş yeri var. Mesela sendika orada yürüyüş yaptı işten çıkarılmış işçilerle........

© T24