1600 km’lik bir hava sahasının düşündürdükleri
Diğer
16 Haziran 2025
13 Haziran Cuma günü sabaha karşı Tel Aviv’den kalkıp Tahran’ı gidip vuran savaş uçaklarının önünde kat etmeleri gereken yaklaşık 1600 km’lik bir hava sahası uzanıyordu. Bu neredeyse İstanbul – Moskova arasındaki mesafeye eşit yolun yaklaşık 950 km’si Suriye ve Irak hava sahasından oluşuyordu. Bir başka deyişle, İsrail savaş uçakları Tahran’ı vurmadan önce bu 950 km’lik hava sahasını herhangi bir düşman tehdidi olmadan katedebildi.
Bu cümleyi değil 40 yıl önce 1 yıl önce bile kuramazdık.
Şimdi burada duralım. Zira, 1979 yılından 2025 yılına kadar Orta Doğu’da yaşanan değişimi bundan daha iyi özetleyecek bir gerçeklik bulmamız zordur. Bu iki tarih arasında geçen süre, bölgedeki ABD çıkarlarının özerk bir karakolu gibi hareket etmiş İsrail devletinin, 1979 İslam Devrimi ile Washington’un yörüngesinden tamamen çıkmış İran’ı bu çıkarlara tehdit olmaktan köklü bir şekilde çıkarmaya dönük bir saldırının önündeki pürüzleri temizlemesiyle geçmiş bir süredir.
ABD ve İsrail geçen bu süre zarfında, önce Lübnan’ı, sonra Irak’ı, sonra da Suriye’yi kendileri için ciddi bir “düşman” olmaktan adım adım uzaklaştırdılar.
Bugün gazetecilerin ve siyasi gözlemcilerin büyük kısmı hatırlamayabilir ama, İsrail’den bölgede kendisine tehdit olabileceğini düşündüğü “nükleer tesislere” yönelik “ilk vuruş” geçen cuma İran’daki Natanz ve İsfehan nükleer tesislerine karşı değil, 1981 Haziran’ında Irak’ın nükleer tesisine karşı yapılmıştı. O tarihte dönemin İsrail Başbakanı Menahem Begin, İsrail Hava Kuvvetleri’ne bağlı F-16 savaş uçaklarına verdiği emirle Irak’ın başkenti Bağdat yakınlarındaki Osirak nükleer tesisini bombalatmıştır. Böylece İsrail o tarihten sonra “hasımlarının nükleer silah üretme araçlarına sahip olmasına izin vermeyeceğini” kayıt altına alan “Begin Doktrini” adı verilen bir doktrinin uygulayıcısı olmuştur.
1980-1988 (Washington desteğindeki) Irak ile İran Savaşı, 1982 İsrail’in Lübnan İşgali… 1990 Körfez Savaşı ve 2003 Irak İşgali, 2011 Suriye Savaşı ve derken 8 Aralık 2024 tarihinde Şam’ın düşüşü…
Batılı ülkeler saldırganlıkları için kendi toplumlarında rıza üretmek üzere (“kitle imha silahına sahip,” filan gibi) tamamen yalanlar üzerine kurulu oldukları yıllar sonra anlaşılan bu trajik savaşlar ve işgaller sonucu Orta Doğu’da milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiştir. Orta Doğu bu savaşlar ile daha derin bir yoksulluğa ve beraberinde radikalliğe mahkûm kılınmıştır. 1991’de sendeletilen Irak’ta Saddam Hüseyin iktidarına 2003’te son verildikten sonra rejim değişikliği operasyonlarında sıra 2011 yılında Suriye’ye getirilmiş ve bu ülkede de nihayet el Kaide uzantısı HTŞ örgütü geçen aralık ayında iktidara getirilmiştir. Ardından da yeni Şam yönetimine tepside uzatılan bu iktidarın diyeti gereği Suriye’nin askeri altyapısı İsrail saldırıları ile neredeyse tamamen çökertilmiştir.
Böylece, 1979’dan bu yana ABD ve İsrail çıkarlarının dışında hareket eden ve bu nedenle o çıkarlara en büyük tehdit olarak görülen İran vurulmaya kalkıldığında, o 1600 km’lik hava sahasının büyük kısmı herhangi bir düşman tehdidi olmadan kat........
© T24
