menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Keşmir’e Özgürlük

9 0
15.07.2025

Keşmir’in dününe bu gününe belki de yarınına baktığımızda Keşmir halkının geçmişte yaşadığı çok zor yılların olduğunu görürüz. Dileğimiz Keşmir halkının gelecek yıllarda aynı zorlukları ve zulümleri yaşamamasıdır. Kahraman Keşmir halkı topyekûn direnişi ile yaşadığı zor yılları geride bırakacak hür ve özgür yaşamına kavuşacaktır.

Keşmir'in güzellikleri, özellikleri ve üzerinde yer aldığı coğrafyanın kazandırdığı stratejik getiriler Keşmir halkının karşısına hep kayıp ve götürü şeklinde çıkmıştır. Her dönemde Keşmir halkı hep kaybeden tarafta yer almıştır.

Muhammed İkbal, Keşmir’in satışıyla ilgili olarak şöyle demiştir:

-Köylüyü, tarlayı ve caddeleri sattılar.

-Bir ulusu sattılar hem de çok ucuza sattılar.

Dünya üzerindeki birçok ülkeden geniş bir alanı kaplayan Keşmir ile içerisinde yaşayan halk bir mal gibi bir sahibinin elinden alınıp bir aracı vasıtasıyla bir başka sahibine devredilmiştir.

Günümüzde evrensel hukukun çok sevdiği icadı olarak “self determination” halkların kendi kendilerini tayin etme hakkı; Batılı toplumlara uygun görülmüş, Doğu toplumlarına uygun görülmemiştir.

Ne gariptir ki Kıbrıs’a barış ve özgürlüğü getiren Türkleri katliamdan kurtaran Türkiye’yi işgalci olarak suçlayan bazı çevreler Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen Keşmir halkına kendi geleceklerini tayin etme hakkının verilmemesine ses çıkarmamaktadırlar. Üstelik acımasızca uygulanan insan hakları ihlallerine, öldürülen on binlerce suçsuz insana, tecavüz olaylarına, işkencelere sessiz kalmışlar ve izlemeyi tercih etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, Keşmir halkının çektiği zulmün son bulması için daima desteğini sürdürmüştür.

Değişen günümüz dünyasında güç dengeleri de değişmiştir. Bu durumu çok iyi anlamaya ve değerlendirmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Gelişen olayları anlamaya ve geleceğe yönelik öngörülere gereksinim vardır.

Hindistan’dan başlayarak Çin- Kore- Avusturalya gibi alanlara yönelik çalışmalar da çok önemlidir. Dünya nüfusunun ve ekonomideki ağırlığı bundan sonraki süreçte bu bölgede olacaktır.

ABD 5 Ocak 2012’den itibaren yeni güvenlik stratejisinde önceliği Asya- Pasifik’e kaydırmıştır. Amaç Çin’in çevrelenmesidir. ABD-Hindistan- Japonya- Avusturalya QUAD’ı kurdular. Mütakiben ABD- İngiltere- Avusturalya AUKUS’u kurdular.

QUAD dörtlüsünde kilit ülke Hindistan’dı. Hindistan devasa nüfusu ve eğitimli genç mühendisleriyle nitelikli bir insan kaynağı yaratmaya çalışıyor.

ABD ve NATO’nun ilgi........

© Stratejik Düşünce Enstitüsü