İsrail-İran Savaşı ve İran’ın Günahı
İsrail, 13 Haziran 2025’te İran'a geniş çaplı hava saldırıları başlattı. Tahran da buna karşılık veriyor. 1979’da Humeyni rejiminin kurulmasından bu yana bu iki taraf sürekli olarak yüksek perdeden tehditler savurdular ama hiçbir zaman ciddi olarak savaşmadılar. Bu da “tiyatro” veya “kayıkçı kavgası” değerlendirmelerine sebep oldu. Her iki taraf da “kontrollü düşmanlık” dengesini bozmadan 46 seneden bu yana “tersinden” birbirlerini beslediler. İsrail yönetimi, İran tehdidini, Tahran da İsrail tehdidini göstererek kendi halklarını, rejim etrafında tahkim ettiler. Artık bu yöntem geçerliliğini yitirdi.
Gazze’de büyük yıkım ve soykırım yapmasına rağmen İsrail bozguna uğradı. Hem kendi halkı nezdinde hem de bütün dünyada korkunç derecede itibar kaybetti. ABD’nin isteksiz desteği dışında ciddi bir dayanağı kalmadı. Bir milyondan fazla İsrailli ülkeyi terk etti. Kimse askere gitmek ve savaşmak istemiyor. Bu acziyeti örtmek ve “güçlüyüz” görüntüsü vermek için Netanyahu, Lübnan ve Suriye’ye saldırdı. Bunun üzerine önemli bir devlet tarafından verilen ültimatom neticesinde Mayıs ayında Lübnan ve Suriye’deki saldırılarını durdurmak zorunda kaldı.
Trump yönetimi, İsrail’i kayıtsız şartsız destekleme uygulamasını sorgulamaya başladı. Netanyahu’yu Washington’da canlı yayında dünyanın gözleri önünde fena şekilde hırpaladı. Siyonist yönetim iyice yalnızlaştı.
Ama İsrail içindeki siyasi ve toplumsal ihtilaf her geçen gün büyüyor. İç muhalefetin dikkatini dağıtmak isteyen İsrail yönetimi bu kez İran’a saldırdı. Maksat, “Bırakın Hamas, Lübnan ve Suriye’yi, İran gibi büyük bir devletle bile başa çıkabiliriz” algısını oluşturmaktı.
Trump’ın durumu
Netanyahu, İran’a saldırdı. Açıkça olmasa da dolaylı yollarla ABD’nin de kendisini desteklediği mesajını devamlı yaymaya çalışıyor. Trump’ın, bu güne kadar açıkça itiraz etmese bile bu emrivaki durumdan memnun olduğunu düşünmüyoruz. Trump’ın bir oldu-bitti ile karşı karşıya bırakıldığını tahmin ediyoruz. Çünkü İsrail bu hamlesi ile Trump’ın seçim kampanyasında kendi halkına ve dünyaya verdiği “savaşları sonlandıracağız, barış getireceğiz” anlamındaki en önemli vaadini boşa çıkarmış oldu. Trump’ın inandırıcılığını sorgulanır hale getirdi. ABD Başkanının bunu hoş karşılayacağını zannetmiyoruz.
Bu savaş kesinlikle İsrail’e yaramayacak. Hamas’ın terör örgütü olduğunu söylüyordu. Lübnan’daki Hizbullah’ı da öyle gösteriyordu. Güya Suriye’de de aynı yöntemi takip etti. İran, uluslararası hukukun tanıdığı gerçek meşru bir devlet. Bu saldırıyı nasıl izah edecek? İran’ın suçu nükleer silaha sahip olmak istemesi ise İsrail’in elindeki nükleer silahların hesabını kim verecek? İsrail için hak olan İran için nâhak mı oluyor? Kim koymuş bu kuralı?
Yahudiler ve Siyonistler nefret objesi
Görünen o ki bu savaşla hem İsrail hem de İran hızla tükeniyor. Savaş devam ettikçe bu tükeniş hızlanacak. Öte yandan İsrail, 8 milyar insanın en nefret ettiği nesne haline geldi. Bu yapılanlardan sonra hiçbir Yahudi veya Siyonist sokaklarda güvende olmayacak.
İran halkının onuruyla oynadılar
İran’a gelince... İsrail’in bu saldırısı ile İran rejiminin yüksek perdeden böbürlenmelerinin ne kadar boş bir abartı olduğu tüm çıplaklığı ile ayan oldu. Ordularının başkomutanlarını, en kritik ilim ve devlet adamlarını dahi korumaktan aciz bir zavallı yönetim olduğu ortaya çıktı. İran halkı için son derece........
© Stratejik Düşünce Enstitüsü
