menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mourinho’ya bak Türkiye’yi gör

559 163
02.09.2025

Mourinho kovuldu.

Özel uçakla getirilmişti, havalimanında onbinlerce kişi tarafından omuzlara alınarak karşılanmıştı, tek başına, tarifeli uçakla gitti.

Adamın kazandığı kupaları alt alta yazdığımızda dokuz sayfa filan tutuyor, tüm zamanların en kariyerli teknik direktörü olarak getirildi, “futboldan anlamıyor” diye aşağılanarak gönderildi.

Başlarken aşk.

Biterken nefret.

Kendi tercihlerimizi hiç tartışmasız dünyanın en doğru tercihleri kabul ederiz, methiyeler düzeriz, tercihlerimizin yanlış olduğu ortaya çıkınca, özeleştiri yapmak yerine, suçu da günahı da kendi tercih ettiğimize yıkarız.

Böyleyiz maalesef.

Siyasette daha beteriz.

Kenan Evren iktidardayken mesela, sayın ahalimiz tarafından o kadar takdir ediliyordu ki, hazırladığı anayasaya yüzde 92 oranında “evet” oyu veriliyordu, 7 gün 24 saat Kenan Evren haberleri yapılıyordu, gazeteci ordusuyla dolaşıyordu, “buzlu ayranı severek içiyor, çünkü o halktan biri” diye makaleler yazılıyordu, yurt gezisine çıktığında “yol kenarında gördüğü kuzuyu okşadı” gibi manşetler atılıyordu, bir ara balık avına merak sarmıştı, hiç balık tutamadığı halde “balıkçılık dersi verdi” diye yazıyorlardı, emekli olunca yerleşmek üzere Marmaris’te yazlık yaptırmıştı, sayın medyamız o dandik yazlığa “Beyaz Ev” lakabı takmıştı, White House yani... Kendisini ressam sanıyordu, yağlıboya tablolar yapıyordu, devlet ihalelerinden malı götüren işadamlarımız Kenan Evren’in tablolarına hayrandı, darbecinin fırça darbelerine sahip olabilmek için açık arttırmalarda kıran kırana yarışırlardı, sergiyi bile gezmeden, tabloları bile görmeden kapış kapış satın alırlardı, hatta “ben peşin peşin ödemeyi yapayım, siz hangi tablonuzu takdir ederseniz onu bana satmış olun” diyenler bile vardı, tiko para 110 milyar liraya satılan bile oldu, o günün parasıyla Türkiye rekoruydu, memleketin yaşayan en pahalı ressamı olmuştu, sadece işadamlarımız değil, bürokratlarımız da pek beğeniyordu, Kültür Bakanlığı Resim Heykel Müzesi, Kenan Evren’in tablosunu 300 milyar liraya satın alıp, devletin müzesinde sergiledi iyi mi... Öylesine pohpohluyorlar, öylesine şakşaklıyorlardı ki, kendisini Picasso’yla kıyaslıyordu, “ne var yani, Picasso’nun çizdiklerini ben de çizerim” diyordu, özgüven bu seviyedeydi. Sonra? Sonra devran döndü, Kenan Evren’in iktidarı sona erdi, gene sergi açtı, gezmeye gelen bile olmadı, yağlıboyadan suluboyaya döndü, sadece 500 lira dedi, kimse almadı, 250 liraya indi, gene alan olmadı, Cumhurbaşkanlığı makamı, Çankaya Köşkü’nde sergilenmek üzere portresi bulunmayan eski cumhurbaşkanlarının tablosunu yaptırmak istedi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne başvurdu, yaşayan en pahalı ressam Kenan Evren’in tablosunu yapacak ressam bulunamadı, üniversite senatosunun kararını rektör açıkladı, “bizden mezun olmuş hiçbir ressam onun tablosunu yapmaz” dedi, gel zaman git zaman, tomarla paralara satın alınan tablolar, o tabloları satın alan bazı işadamlarının iflası üzerine icradan satışa çıkarıldı, yüz liraya bile alan olmadı, çöpe atıldı, kendisi iktidardayken sergisinin kataloğu bir bankamız tarafından kuşe kağıda basılmıştı, o katalog internette nostaljik eşya olarak beş liradan satışa sunuldu, beş lira, günahını bile veren olmadı, iktidardayken astığı astık kestiği kestikti, kıçını öpüyorlardı, 97 yaşındayken, işemeye bile mecali kalmamışken sanık yapıldı,........

© Sözcü