Kurban
Rahmetli babam her kurban bayramında “dinsiz” ilan edilirdi. Çünkü... Kendisi gibi “dinsiz” ilan edilen komşularımız Orhan amca ve Sabri amcayla birlikte mahalle sakinlerini bayram namazında tembihleyip, bizim kurbanlar dahil, bütün komşuların kurban derilerini mahalledeki parkta toplarlardı, çürümesinler, bozulmasınlar diye ceplerinden para harcayarak kilo kilo tuzlarlardı, Türk Hava Kurumu’na ait kamyonetin gelmesini beklerlerdi. Bazen neredeyse hava kararıncaya kadar nöbet tutarlardı, sabırla, asla bırakmazlardı kurban derilerini, Türk Hava Kurumu kamyoneti gelinceye kadar başkaları kapmasın diye tuvalete bile sırayla giderlerdi. O arada, tarikatların cemaatlerin elemanları vızır vızır dolaşırdı sokaklarda, Türk Hava Kurumu’nun kamyoneti gelene kadar derileri kapmak için en az yirmi defa tur atarlardı. Ve, mahallenin kurban derilerini tarikatlara kaptırmayan, ne yapıp edip mutlaka Türk Hava Kurumu’na bağışlayan babalarımıza “dinsiz bunlar” derlerdi!
★
Halbuki, Türk Hava Kurumu milli gururumuzdu, Atatürk’ün emanetiydi, her bir kurban derisi, pilot demekti, savaş uçağı demekti, orman yangını söndürme uçağı demekti.
★
Sonra malum, AKP zihniyeti iktidara geldi. Türk Hava Kurumu adeta bile bile kasten iflas ettirildi, eşzamanlı olarak tarikatlara cemaatlere yol verildi.
★
Habire “vesayet”ten şikayet ediyorlardı ama, göz göre göre “tarikat vesayeti” oluşturdular. Tarikatlar hukuken suç olduğu için, Anayasa’ya aykırı oldukları için, tarihte görülmemiş bir kamuflaj icat ettiler, “dernek” veya “vakıf” adı altında faaliyetlerine devam etmelerini sağladılar. Tarikatları yasaklayan yasalar yürürlükte olmasına rağmen, dernek veya vakıf etiketiyle “durmak yok yola devam” etmelerini sağladılar.
★
(Türkiye’de ana damar olarak 40 civarında tarikat var, bunların 400’den fazla kolu var, heeepsi şu anda dernek veya vakıf adıyla çalışıyor. Sıddık Naci Eren vakfı mesela, 12 yaşındaki çocuğa tecavüzle gündeme gelmişti, vakıf denilen aslında Uşşaki tarikatıydı. Eminim hatırlıyorsunuzdur, Antalya’da bir öğrenci yurdunda görevli aşçı, üniversite öğrencisinin kafasını satırla gövdesinden ayırıp, kafayı sokağa fırlatmıştı, Alim Derneği’nin yurduydu orası, güya dernek dedikleri aslında Erenköy cemaatiydi. Adana Aladağ’da 11 yoksul kız çocuğu diri diri yanarak can verdi, Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği’nin yurduydu, güya dernek dedikleri bildiğin Süleymancılar cemaatiydi. Hayra Davet vakfı var, özellikle savunma sanayimizdeki kadrolaşmayla sık sık haber oluyorlar, düpedüz Nakşibendi tarikatı... Altı yaşındaki bebeğin evlendirilmesiyle gündeme gelen Hiranur vakfı, aslında İsmailağa cemaatiydi. Beşir Derneği var, aslında Menzil cemaati... Sadakataşı Derneği var, Nakşibendiliğin Halidiye kolu.)
★
(Tarikatlar “dernek” etiketiyle “kamu yararına dernek statüsü”ne sokuluyor, izin almadan para toplayabilme yetkisi veriliyor, “vakıf” adı altında vergiden muaf tutuluyor. Devletin televizyonu TRT’de reklamları yapılıyor.)
★
(Öyle çok uzakta aramaya gerek yok, gizli saklı değil, İstanbul’un göbeğinde mesela, sarıklı şalvarlı cübbeli dolaştıkları “tarikat gettoları” var, ama hiçbir yerde tarikat yazmıyor, her yerde “vakıf” ve “dernek” tabelaları var.)
★
(Milli eğitim bakanı mesela, tarikatlara ne diyor, “sivil toplum kuruluşu” diyor. Dernek veya vakıf adıyla “sivil toplum kuruluşu maskesi” taktıkları tarikatların, okullarımızda etkinlik yapmasına izin veriyorlar; sınıfın ortasına maket mezar koyanlar, öğrencileri öğretmen masasına yatırıp kefenleyenler, çocukları vatan hainlerinin mezarına ziyarete götürenler, hep bu “sivil toplum kuruluşu” denilen tarikatlar... Okul gezisi adı altında çocukları topluca tarikat yuvalarına götürüyorlar. Altını çizerek okuyun lütfen... Türkiye’de 4.500 özel öğrenci yurdu var, bunların 3.500’e yakını vakıf........© Sözcü
