Fareli köyün kavalcısı
Çoook çok eski zamanlarda şirin mi şirin bir köy varmış. Bu köyün halkı huzur ve mutluluk içinde yaşarlarmış. Ama gel gör ki, bir gün aniden bu dingin ortam bozuluvermiş. Çünkü köyü fareler basmış. Evlere giriyorlar, tarlaları bahçeleri talan ediyorlar, çocukları korkutuyorlarmış, çocuklar fare korkusundan sokağa çıkamaz hale gelmiş. Köyün adı, fareli köye çıkmış. Köy halkı toplanmış, bir hal çaresi aramaya gayret etmişler, ne yapsak ne etsek de bunlardan kurtulsak diye kafa yormaya başlamışlar. İşte tam o sırada, mucizevi şekilde, köye bir kavalcı gelmiş. Gökte ararken yerde bulmuşlar yani. “Ben bu elimdeki kavalla bütün fareleri köyden uzaklaştırabilirim” demiş. “Karşılığında bir kese altın isterim” demiş. Köy ahalisi hemen kabul etmiş tabii, Allah razı olsun senden diye duacı olmuşlar. Bunun üzerine, kavalcı kavalını üflemeye başlamış. Hakikaten büyüleyici şekilde kaval çalıyormuş. Meğer o kaval sihirliymiş. Kavalcı kavalını üfleye üfleye köy meydanından köyün dışına doğru yürümeye başlamış. Ve tam olarak söylediği gibi olmuş, evlerde tarlalarda saklanan fareler saklandıkları deliklerden tek tek çıkarak, tıpış tıpış kavalcının peşine takılmaya başlamışlar. Kavalcı bir yandan kavalını üflüyor, bir yandan dereye doğru yürüyormuş. Onu takip eden fareler de hipnoz edilmiş gibi peşinden gidiyormuş. Kavalcı yürüye yürüye dereye girmiş, karşı taraftan çıkmış, ama, peşinden tek tek dereye giren fareler boğulup gitmişler. Fareli köy farelerden temizlenmiş. Gel gör ki, köyün ahalisi kendini pek kurnaz zannediyormuş. O küçücük akıllarıyla “biz bu kavalcıyı işimize geldiği gibi kullanalım, farelerden kurtulalım, sonra nasıl olsa kavalcıdan da kurtuluruz” diye hesap yapmışlar. Yani aslında bir kese altın filan vermeye hiç niyetleri yokmuş. Kavalcı kendini pek akıllı zannedenlerin bu ikiyüzlü ve çıkarcı durumları görünce, “ben size yapacağımı bilirim” demiş, almış sihirli kavalını gene eline, başlamış üflemeye, bu defa kavalından çıkan ezgiler bambaşkaymış, kavalın sesi değişmiş, ürkütücü bir hal almış, kavalın sesi köyde yayılmaya başlayınca, bu defa köyün çocukları kavalcının etrafında toplanmaya başlamışlar, kavalcı ormana doğru yürüyünce de, tıpış tıpış kavalcıyı takip etmeye başlamışlar. Kavalcı önde, çocuklar arkada, gözden kaybolmuşlar. Köyün çocukları elden gitmiş, kendini çok........
© Sözcü
