Diktatör kavurma
Eğitimsiz, mesleksiz, suça eğilimli bir tipti, ülkesi bağımsızlık mücadelesi verirken, o gitti ülkesini işgal etmiş olan sömürge ordusuna katıldı, böylesine karaktersiz biriydi, “er” rütbesiyle sömürge ordusunun saflarında tetikçilik yaptı, sömürge ordusu ödül olarak bunu “çavuş” yaptı, neticede ülkesi bağımsızlığını kazandı, sömürgeciler kovuldu, bu haysiyetsiz herif tık diye saf değiştirdi, sanki pek vatansevermiş gibi kendi ülkesinin ordusuna katıldı, kendisi gibi haysiyetsizlerle birlikte ordu içinde örgüt kurdu, ilkokul diploması bile yokken kendisini “orgeneral” ilan etti, darbe yaptı, ülke yönetimini ele geçirdi, kendisini “genelkurmay başkanı” ilan etti, milli mücadeleyle sömürgecileri kovan, ülkesini bağımsız hale getiren yurtsever devlet başkanını öldürdü, yurtsever başkanın yerine kendisini “devlet başkanı” ilan etti, siyasi parti kurdu, ülkede başka parti kurmak yasaktı, bütün muhalifleri ya öldürdü ya hapse attı, güya ülkeyi seçime götürdü, 1967’den 1985’e kadar tek parti ve tek aday olarak bütün seçimleri kazandı, habire cumhurbaşkanı seçildi, 1990 yılında lütfetti, başka siyasi partiler kurulmasına izin verdi, güya demokratik anayasa hazırlanmasına izin verdi, ama, her türlü sandık hileleriyle seçilmeye devam etti, anayasaya göre 1998 yılında son kez cumhurbaşkanı seçilmişti, 2002’de aday olmaması gerekiyordu, şak, anayasayı değiştirdi, aday olma sınırlamasını ortadan kaldırdı, gene aday oldu, gene her türlü hile hurdayla seçildi, ülke halkı sürünürken, diktatörün kendi ülkesini soyarak elde ettiği 5 milyar dolar serveti vardı, bu parayla Avrupa ülkelerinde şirketler satın aldı, gayrimenkul yatırımları yaptı, 2005 yılında cumhurbaşkanıyken kalp krizi geçirdi, öldü... Ülke kurtulduğunu zannediyordu... Şak, ülkeyi 38 yıl aralıksız yöneten diktatörün yerine oğlu geçti... Ülkeyi babası yönetirken babasının partisinden milletvekiliydi, babasının hükümetinde madenlerden ve ulaştırmadan sorumlu bakandı, babasının yaptığı anayasaya göre cumhurbaşkanlığına aday olanların 40 yaşını doldurmuş olması gerekiyordu, e diktatörün oğlu 35 yaşındaydı, şak, henüz babası yaşarken sürpriz bir gelişme yaşandı, ordunun baskısıyla anayasa değiştirildi, aday olma yaşı 35’e indirildi, belli ki kalp krizi filan hikayeydi yani, babasını öldürüp oğlunu onun yerine geçirmek için anayasal kılıf hazırlanmıştı, baba kalp krizinden öldü, iktidar medyası derhal fotokopi gibi aynı cümlelerle aynı haberi servis etti, “sayın cumhurbaşkanımız ölmeden önce oğlunu kendi yerine aday göstermişti, milli ordumuz da sayın cumhurbaşkanımızla aynı fikirde” diye yayın yaptılar, güya seçim yapıldı, oğlu 36 yaşında babasının yerine cumhurbaşkanı seçildi, seçimde hile yapıldığını söyleyen muhalifler ya öldürüldü ya hapse atıldı, “bana karşı darbe planlıyorlar” diyerek kendi kardeşlerini bile tutuklattı, protesto gösterileri kanlı şekilde bastırıldı, binlerce muhalif ülkeden kaçmak zorunda kaldı, babasının partisini kapattı, kendisine yeni parti kurdu, ülkede kendisini seven bir kişi bile yoktu ama, yüksek seçim kurulu sonuçlarına göre her seçimi en az yüzde 60’la yüzde 70’le kazandığı açıklandı, muhalefetin seçim sonuçlarına yönelik itirazları anayasa mahkemesi tarafından devamlı reddedildi, 2020’deki seçimi kazanınca babasının yaptığı anayasayı değiştirdi, kendine yeni anayasa yaptı, başkanlık sistemini lağvetti, güya parlamenter sisteme geçildi, konsey başkanlığı diye bir makam icat etti, “cumhurbaşkanlığı sembolik olsun, meclisin çoğunluğunu kazanan konsey başkanı olsun, adaylık sınırlaması olmasın” dedi, yani “seçimi........© Sözcü
