menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Son vatan parçası böyle kurtarıldı...

164 36
30.08.2025

Türk Ordusu, 23 Ağustos 1921’den 13 Eylül gününe kadar, yirmi iki gün ve yirmi iki gece aralıksız devam eden Sakarya Melhame-i Kübrası (Büyük ve Kanlı Sakarya Muharebesi) ile Türk’ün tarihine, dünya tarihinde ender olan büyük bir meydan muharebesi örneği kaydetti. Sakarya’da düşman ilerleyişi durduruldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yaşanan toprak kayıplarına da son verildi.

1 Mart 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Meclis’te ordu aleyhine bir tutum yaşanıyordu. Muhalifler diyorlardı ki: “Sakarya Muharebesi’nden sonra aylar geçtiği halde ordu niçin taarruz etmiyor?”

Bu davranışlara karşı M. Kemal Paşa’nın tavrı ne oldu?

Sorunun cevabını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı, tarih araştırmacısı-yazar Sayın İlker Başbuğ’dan alıyoruz.

İlker Başbuğ, Uğur Dündar’ın sorularını yanıtladı.

★★★

İLKER BAŞBUĞ (İ.B.): O günlerde M. Kemal Paşa Ankara’dan ayrılarak cephedeki birlikleri teftiş etmeye karar vermişti. 4 Mart 1922 günü Meclis’te gizli bir celse oldu. M. Kemal Paşa o gün yaptığı konuşmada şu noktalara değindi:

“Ordumuzun kararı taarruzdur. Hazırlığımızı bütünüyle tamamlamaya biraz daha zaman vardır...

Osmanlılar, yapacakları harekâtın kapsamıyla orantılı şekilde ihtiyatlı ve tedbirli davranmadıkları için, daha çok his ve hırslarının tesiri altında hareket ettiklerinden Viyana’ya kadar gittikleri halde, geri çekilmeye mecbur olmuşlardır. Belgrad’da da mağlup olup geri çekilmeye mecbur edildiler. Balkanları terk ettiler.

Biz bu “Son Vatan Parçasını” kurtarırken, hırslarımızdan, hislerimizden vazgeçerek temkinli olalım. Kurtuluş için, bağımsızlık için, önünde sonunda düşmanla bütün mevcudiyetimizle vuruşarak onu mağlup etmekten başka karar ve çare yoktur ve olamaz.”

UĞUR DÜNDAR (U.D.): Gazi Mustafa Kemal Atatürk burada bir liderlik dersi veriyor. Lider M. Kemal’in başarısının arkasında yatan temel nitelikler sizce nelerdir?

İ.B.: Sezgi, tedbirli olma ve inceleme. Gözlem yapma becerisi en ileri derecede gelişmiş, hiçbir şeyi rastlantıya, tesadüfe bırakmıyor. Kendine güveni tam. Ama yine de beklemeyi, düşmanı yorgun düşürmeyi ve kendine kalan zamanı kullanmayı çok iyi biliyor. Tedbirli olma; onun gerektiği zaman “hesaplı riskleri” almasına engel değil. Onun yaşamında her olay kendi saatinde oluşur. Atatürk, hayalperest veya maceracı değil, gerçekçidir.

U.D.: M. Kemal Paşa cephede teftişte iken, 22 Mart 1922 tarihinde İtilaf Devletleri ateşkes teklifinde bulunmuşlardı. Bu teklife Atatürk’ün yaklaşımı ne oldu?

İ.B.: Atatürk bu konuyu Nutuk’ta şöyle anlatıyor:

“Yunanlılar bu teklifi hemen kabul ettiler. Bir yıla yakın bir zamandır hazırlığı ile uğraştığımız ordumuzu uyuşukluğa düşürmek, millî hükümete ümitler vererek bekleyiş içinde bırakmak, doğrusu önemli bir karşı düşünceydi. İtilaf Devletleri’nin Anadolu’yu boşaltma ve Yakındoğu sorununu çözme noktasına dayandırdıkları bu ateşkes şartlarını yine de ciddiyetle inceledik.

Bu ateşkes teklifini kabul etmemek veya herhangi bir şekilde bu teklife yanaşılmıyor ve güven gösterilmiyor hissini verecek gibi davranmak doğru değildir.

İtilaf Devletleri’nde iyi niyet yoksa, olumsuz davranış onlardan gelmelidir.

Yalnız onların ileri sürdüğü şartları kabul edemeyeceğimizden, karşı şartlar öne süreceğiz. Ordunun........

© Sözcü