menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atatürk her şeyi tek adamdan beklemenin yanlışlığını anlatıyor...

176 37
previous day

“Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum!

1930 yılı baharında yaptığı bir yurt gezisinde İzmir’den, Antalya’ya gitmek üzere trenle ayrılmış, bir gece Aydın’da, bir gece de Isparta’da kaldıktan sonra 6 Mart 1930 günü akşamüstü otomobille Antalya’ya varmıştı. Yol boyunca sık sık halkla sohbet etmiş, yurttaşların dertlerini dinlemişti.

★★★

Ben Isparta’ya uğramamış, trenden gece Baladız istasyonunda inerek, hazırlıkları görüp denetlemek üzere önden Antalya’ya gitmiştim. O gün kendisini orada karşıladım ve beraberce, halkın tezahüratı arasında, ikameti için hazırlanan eve geldik.

Refakatinde bulunanlardan, biraz sonra sofrada buluşmak üzere ayrıldı, beni yanına alarak odasına girdi ve kapıyı kapattı; bir koltuğa yığılır gibi oturdu. Eliyle işaret ederek beni de oturttu. Çok yorgun, düşünceli ve sinirli görünüyordu; bir sigara yaktı ve; ‘Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum!’ dedi. ‘Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi bir perişanlık içinde. Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; maalesef memleketin hakiki durumu bu işte!

Bunda bizim günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın gidişinden gafil, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket; düşe düşe şu acınacak hale düşmüş durumda.

★★★

Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan, her şeyi başta bulunandan beklemek itiyadı.

İşte bu zihniyetle; herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden istiyor, benden bekliyor; fakat nihayet ben de bir insanım be birader, kutsî (kutsal) bir kuvvetim yoktur ki.”

★★★

Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak’ın anlattığı gibi Atatürk gördükleri karşısında derin bir üzüntü içindedir.

Üzülüyor, çünkü Cumhuriyet, Osmanlı’dan perişan........

© Sözcü