“Ciğerlerimiz yanıyor” demekle olmuyor
Ormanlardan faydalanma, orman işletme, ağaçlandırma, toprak koruma ve erozyonla mücadele gibi görevlerinin yanı sıra orman yangınlarını önleme ve mücadele görevi de 1956 yılında çıkarılan Orman Kanunu ile Orman Genel Müdürlüğü’ne (OGM) verilmişti. Günümüzde tek imzayla orman, ormanlık alan dışına çıkarılıyor. Bugüne kadar 474 bin metrekare orman alanı satıldı. Bunlar yetmiyor, yangınlar ormanlarımızı iyice elden çıkarıyor. Mevcut ormanların yüzde 50’si bozulmuş. Özel sektöre yaptırılan ağaç kesimi ve benzer işler yapılırken, orman görevlileri alana bile sokulmuyor.
Ülkemizdeki üç büyük genel müdürlükten biri olan OGM, ülkemiz şartlarına göre en ücra orman köyünü içine alacak biçimde örgütlenmiş. Şu anda sayıları azaltılmış olmakla birlikte geçmişte 40 bin kişilik kadrosuyla diğer ormancılık faaliyetlerinde olduğu gibi orman yangınlarını önleme ve mücadele konusunda da çok başarılı çalışmalar yapıyordu.
ORMAN KÖYLÜSÜNÜ YOK ETTİLER
Orman yangınları önleme konusunda yapılacak tesisler önemlidir. OGM, 23 milyon hektar orman varlığımızın önemli bölümü yangın kulelerinden 24 saat gözetleniyor. Ayrıca yeterli sayıda yangın söndürme arazözlerine, göletlerine, işçisi taşıma helikopterlerine, yangın sezonunda kiralanan yangın söndürme helikopterleri ve uçaklarına sahip. Daha da önemlisi mükellef sisteminin yani orman köylerinde yaşayan vatandaşlardan yaşları 18-55 olanların orman yangınları ile mücadeleye katılması yasal zorunluluktu. Yangınlara ilk müdahaleyi köylüler yapıyor, büyümeden yangını söndürüyordu. Şimdi Ormancı bekleniyor. Neden mi?
Orman köylüsünün ormandan yararlanma hakları vardı. Satışlardan elde edilen payın bir bölümü vatandaşa veriliyordu. Gelirsiz kalan köylü, toprağını, ormanını terk etti. Torba kanunlarla orman köylerinde 18-55 yaş grubunda olanların yangın söndürmeye katılma zorunluluğu da, orman gelirlerinden köylüye ve onların........
© Sözcü
