Yalnızlık çağın vebası mı, seçim mi?
İnsan yalnız doğar, yalnız ölür; ama yalnız yaşayamaz. Değer görmek, önemsenmek, bir anlam ifade etmek ister. Bunun için elinden geleni yapar, takdir ve onay bekler. Mutluluğunu paylaşmak, kendini güvende hissetmek için yanında birilerinin olmasını arzu eder. Zorda kaldığında, elini uzatacak birinin varlığına ihtiyaç duyar.
“Kalabalıklar içinde yapayalnızım” sözü klişe bir laf gibi görünse de doğruluğu yadsınamaz. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için tam anlamıyla günümüzün bir gerçeğidir.
Bugün, sosyal medya sayesinde herkes kimin nerede olduğunu, ne yediğini, nereye gittiğini biliyor; ama iş “Hadi bir şeyler yapalım” diyebileceği birini bulmaya geldiğinde, yapayalnız kalıyor. Sosyal medyada yüzlerce takipçisi olanların, gerçek hayatta konuşacak, dertleşecek birini bulamaması ne kadar da trajik.
Sanırım, kişisel gelişim adı altında sürekli “Sen kendi kendine yetersin, kendini sev çünkü sen kendi dünyanın merkezisin.” telkinleriyle insanların bilinçaltına sokulan bencilliğin sonuçlarını yeni yeni görmeye başladık.
İnsan, herkesten önce kendini sevince, önce kendini düşününce, önce kendi önceliklerini belirleyince doğal olarak yalnızlaşıyor. Çünkü bu anlayış zamanla........
© Sözcü
