Kul olmaktan çıktı!
Diyelim ki; “gerçeği yazabilecek yüreğin, cesaretin” var ama “gerçeği kavrayabilecek bir de aklın” olması gerekir. Cesaretin ve aklın var ama bunların yanında bir de “gerçeği elle tutulur silaha dönüştürebilecek ve halk yığınlarına ulaştırabilecek ustalığın” da olması gerekir.
★★★
Yeter mi?
Yetmez.
Bunların yanında “gerçeğe kulak açan ve onu bulmaya susamış bir halkın varlığının” da olması gerekir. Bir toplumda insanlar, gerçeği değil de kendi istediğini duymak istiyorsa; yürek, akıl, ustalık ne fayda!
★★★
Ne mutlu bize!
Kul olmaktan çıktık.
Bugünün Türkiye’sinde gerçeğe kulak açan, ona ulaşmak isteyen geniş bir halk kitlesi oluştu. Dikkatle dinliyor, seçerek okuyor, görüyor, izliyor, arıyor, liderine, partisine sahip çıkıyor, meydanlara iniyor, kendine yeni liderler yaratıyor.
Gün sayıyor.
Önüne sandık gelse.
Gerçeği silah yapacak.
Yurttaşlığını gösterecek.
★★★
Halk, seçimle getirdiğini seçimle gönderme beyaz ihtilal hedefine yürümeye karar verdi ancak “mutlak butlan davası” adıyla gerçeği gölgeleyecek ittirmeler belirdi. Bu davanın sonunda; “Tayyip Bey, Kemal Bey’e otursun diye bir koltuk sunmuş” olacak. Kemal Bey; “Koltuk meraklısı değilim” demişti.
Dediğini unuttu.
★★★
Şu gerçek ortaya çıktı:
Tayyip Bey!
Kemal Bey’siz.
Kemal Bey!
Tayyip Bey’siz olamıyor.
Halk........
© Sözcü
