Yer ekipleri, uçak pilotları, helikopter kaptanları, işçiler, mühendisler, köylüler, kasabalılar, kentliler, traktörleriyle çiftçiler, AKUT gönüllüleri, itfaiye erleri, belediye başkanları, kaymakamlar, genç-ihtiyar herkes canla başla yangını söndürmeye, alevlerin içinden kuzuyu-koyunu sağ kurtarmaya uğraşıyor.

Ormanın!

Yarısı kül oldu.

Gün ağardı.

Diğer yarısı yanıyor.

★★★

Orman yangını, yaktığı bölgenin eğitimlisini, cahilini, valisini, milletvekilini, belediye başkanını, orman daire müdürünü, şube müdürünü, bölge müdürünü, jandarma komutanını, kaymakamı, orman işçileri sendikasının başkanını, Ankara’dan kalkıp gelmiş Orman Bakanı ile Altyapı Bakanı’nı bilgisiz, tecrübesiz, savunmasız, apansız yakaladı.

★★★

Oysa alevler, bu yılın Haziran ayından başlayıp Ağustos sonuna kadar durmaksızın ormanı yakacaklarını ilan etmişlerdi.

Bekleniyordu.

Her yılın yanan orman alanı, bir sonraki yılda ikiye-üçe katlanan artışlarla büyüyordu.

★★★

Ormanın yarısı yandı.

Gün ağardı.

Ülkeyi 24 yıldır yönetenler; “Felaket… Felaket…” diye söz birliği etmiş dövünüyor, suçu felakete atıp, kenara çekiliyorlar. Ankara’da Külliye Sarayı’nın baş danışmanlarından biri de; “Rabb’im imdat eyle bize!” diye yazıp yakarış tweeti attı.

Rabb’im oralı olmadı!

Aymazlık zirve yapmış.

Rabb’im ne demeliydi!

★★★

Orman yangınında bir alev, diğer alevi tahrik ediyor, teşvik ediyor, alevler rüzgarın gücünü arkasına alıp bir noktada toplanıyor, zapt........

© Sözcü