Adana’dan Silivri’ye yürüyen gençlerle söyleşi: Sevgiyle, gururla, alkışlarla yürüyoruz
Nem çok yüksekti, Çukurova’nın sarı sıcağı yazın tam ortasında kavurur yakar havayı, toprağı, canlıyı, cansızı, adamı. Öyle bir sıcak ki sönsün diye su serperler yanan toprağa! Su da yanar.
Göze aldılar.
Yürüyeceklerdi.
★★★
Adana Çukurova halk kültüründe; “Birlikte Yürümek” haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı birleşmeyi anlatır. Her adım bir nara, her adım bir haykırış, her adım çığlık, sesleniş, avaz, feryat, “adalet için yakarış” olur.
Yürüyen 9 genç, oturan 85 milyona; “adalet isteyin” demek için yola çıktı.
Yürüyüşün adını; “Adana’dan Silivri’ye Adalet ve Özgürlük” koydular.
Onlarla konuştum.
Telefonla söyleşi.
Bu söyleşi yazısıdır.
★★★
Ali Bülbül, Ahmet Dayanan, Emre Tel, Serhat Toprakaltı, Yusuf Türkeş, Ensari Atlı, Ferhat Harnuboğlu, Ulaş Atış, Sezgin Doğantimur; 9 genç, 9 Ağustos günü Adana’dan Seyhan Nehri’ni selamlayıp yola çıktılar. Seyhan kıyısında bir saka kuşu aynı anda havalandı; “ayağınıza taş değmesin” diyerek uğurladı onları.
★★★
25 yaşında, 26 yaşında, 27 yaşındalar. Kimisi sözlü, kimisi nişanlı, dördü de evliler. Üniversite bitirdiler.
Sözlüleri, nişanlıları, eşleri, anneleri, babaları, çevreleri; “adalet-hak-hukuk-eşitlik-özgürlük-demokrasi” için yürüme kararı vermelerini nasıl karşıladı?
Ferhat dedi ki:
“Gururla”
Emre dedi ki:
“Takdirle”
Yusuf dedi ki:
“İftiharla”
Ulaş dedi ki:
“Sevgiyle”
Ensari dedi ki:
“Alkışlarla”
★★★
Gururla, takdirle, iftiharla, sevinçle, coşkuyla, alkışlarla, minnetle ve en çok da saygıyla uğurlanarak 9 Ağustos günü şafak henüz sökerken saat 05.00’te yürümeye başladılar.
Şehir uykudaydı.
Onlar yürüyordu.
★★★
Adana-Silivri: 950 kilometre. Portakal, mandalina, limon bahçelerini, pamuk tarlalarını geçip Tarsus........
© Sözcü
