Sansür ve SÖZCÜ Televizyonu
33 yıl padişahlık koltuğunda oturdu.
İktidarında, bugünkü Türkiye’nin yaklaşık iki katı toprak kaybetti.
“Darbe yapar” endişesiyle, donanmayı Haliç’e hapsetti ve çürüttü.
Adı, Sultan İkinci Abdülhamid.
★★★
Sakın şaşırmayın!..
Abdülhamid döneminde...
Osmanlı Dışişleri Bakanlığı, Batı’daki bazı Türk büyükelçileriyle yazışmalarını Türkçe yerine, Fransızca yapardı.
Çünkü, bu büyükelçiler Türkçe bilmezlerdi.
★★★
“Liyakat”, yerini tümüyle “biat”a bırakmıştı.
★★★
Sultan Abdülhamid’in alışkanlık durumuna gelen bir dış politikası vardı.
Avrupa’nın bitmeyen istekleri karşısında, taviz vermek.
Ve böylece iktidarını korumak.
★★★
İkinci Abdülhamid, 1876’da tahta çıkar.
Otoritesini sarsacağı korkusuyla, 13 Şubat 1878’de Meclis’i kapatır.
Meclis, tam 30 yıl kapalı kalır.
★★★
Meclis’in olmadığı süreç, İstibdat (baskı) Dönemi olarak adlandırılır.
İstibdat döneminin iklimi, herkesi gölgesinden korkan bir duruma getirir.
★★★
Basına da, aşırı sansür uygulanır.
Sansür heyeti, basında çıkacak her yazıyı önceden denetler.
★★★
Fakat, bazen gözden kaçan da olur.
Mesela...
Gazetede, bir gün Padişahı uygunsuz duruma düşüren bir baskı yanlışı olur.
Bu yüzden, devletin resmî gazetesi olan “Takvim-i Vekayi” kapatılır.
İster inanın ister inanmayın...
Devlet, tam 18 yıl resmî gazetesiz kalır.
★★★
Sansürün ucu açıktı...
Mesela...
Padişahın burnu büyük diye, “burun” sözcüklerinin üzeri çizilirdi.
★★★
Sultan Abdülhamid döneminde, çok sayıda sözcük yasaklanır:
Girit, yıldız, hasta, ihtilal, dinamit, bomba, köpek, kızıl, anarşi, ihtilal, istibdat, inkılap, parlamento, hürriyet, cumhur,........
© Sözcü
