Bir devletin çöküşü
1979’da Sovyet Ordusu, Afganistan hükümetinin çağrısıyla Afganistan’a müdahale eder.
Pakistan, bölgede lider olma ihtirasıyla komşusu Afganistan’ı nüfuzu altına almak ister.
Bu amaçla...
ABD’yle iş birliği yapar.
Ve 4,5 milyona yakın Afgan sığınmacıyı kabul eder.
★★★
Pakistan’ın eğitip-donatarak, Sovyetler ordusuyla mücadele için Afganistan’a gönderdiği savaşçılar, kendisini de vuran bir canavara dönüşür.
★★★
Afgan sığınmacılar, Pakistan’da etkili bir güce ulaşır.
Hindistan’la yarışan Pakistan, etnik ve mezhep çatışmalarının süreklilik kazandığı, toplumda derin bölünmelerin yaşandığı bir ülke konumuna gelir.
Toplum ve medya radikalleşir.
Siyasi İslamcılık, Pakistan ordusunda ve diğer devlet kurumlarında yaygınlaşır.
★★★
Sığınmacıların Pakistan’ın toplumsal hayatını tehdit ettiği, ancak 30 yıl sonra anlaşılır.
İş işten geçmiştir artık.
O gün bugün, Pakistan bir daha gün yüzü göremez.
★★★
Türkiye, çok cesurdur...
Pakistan’ın sığınmacı sayısını katlar.
2011’den itibaren uyguladığı sığınmacı politikasıyla, dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülke olur.
Ama, hiç endişesi yoktur...
Geri dönüşü mümkün olmayan, 30 yıl eşiğini özlemle beklemektedir.
★★★
Endişesi hiç yoktur...
Çünkü, ümmet anlayışı fırtınası, tüm sorunları çözmeye yetecektir (!)..
★★★
Milleti öldürüp, yerine bir Osmanlı ümmeti oluşturma çabası fırtına gibi eserken, Türkiye yüzyılın en büyük BEKA sorunlarıyla yüz yüze kaldı.
Ekonomiden sosyal çöküntüye, beyin göçünden liyakat sisteminin yok olmasına ve dış politikadaki kayıplara...
Her yeri kemiren yozlaşmaya...
Yüzsüzlüğün yiğitlik olduğu, utanma duygusunun yitirildiği bir coğrafyaya dönüştü,........© Sözcü
