menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Terörsüz Türkiye”den “Türkiyeli”ye

140 66
yesterday

Yıl, 1993...

Yer, Hakkâri, Otluca Kışlası, rakım 2150 metre...

“Yaralıların hepsi helikopterle en kötü şartlar altında bile olsa çatışma yerinden hızla alınarak Hakkâri’nin içinde hastane hizmeti gören tugayın revirine getiriliyor, burada bulunan iki askerî cerrah tarafından hemen ameliyata alınıyor, çok ağır olanlar buraya hiç uğramadan aynı helikopterle Diyarbakır Askerî Hastanesi’ne ulaştırılıyordu...

Bütün askerler, yaralanmaları hâlinde bu işlemin çok iyi yapıldığını bizzat çatışmada iken görüyordu, bu da onların şevk ve atılganlıklarını artırıyordu.

Şehitlerin hepsine, tabutlarına konmadan önceki son işlem, tugayın kışlasındaki morgda yapılıyordu. Morg binasında, 2-3 şehidi koyabilecek genişlikteki mermer masa ihtiyaca cevap vermediğinden masa sayısını ona çıkardık...

Saldırılarda, çatışmalarda ağır silahlar da kullanıldığından şehitlerin vücutları her zaman bir bütün hâlinde değildir. Başı, bacakları, karın bölgesindeki organlar tamamen boşalmış olabiliyordu...

Özellikle anneler, çocuklarını son bir kez daha görmek için tabutu açtırıyorlardı. Onların bu isteğine, o anda yanında bulunan kimse karşı duramazdı. Oğlu zaten uzakta ve gurbetle olduğu için de bu önüne alınamaz bir duyguydu.

Çocuklarını bir bütün hâlinde göstermek zorunda olduğumuzu hissettim. Cerrahlara; ‘Vücudun kopan kısımlarını zor da olsa mutlaka gövdeye dikeceksiniz...”

★★★

Yukarıda okuduğunuz satırlar, aynı dönemde benim de kurmay yüzbaşı rütbesiyle emrinde görev yaptığım, Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanı Osman Pamukoğlu’na ait...

“Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok” adlı kitabından.

★★★

Şehit işlemlerinin yapıldığı binada, bacadan tüten kokuyu 24 saat hissettiğim dönemdi, o yıllar...

★★★

PKK terör örgütü eylemleri zirvedeydi, günde 20-25 şehit verdiğimiz günler........

© Sözcü