Biz Gazze’de ‘ÖLÜ’ olarak yaşıyoruz
İsrail, Gazze’ye gıda girişini kontrol ediyor. Filistinlilerin hayatta kalması için kaç kaloriye ihtiyaç duyduğunu hesapladı. Veriler, bu miktarın yalnızca küçük bir kısmının içeri girmesine izin verildiğini gösteriyor. İki gün önce Emma Graham-Harrison’ın The Guardian gazetesinde yayımlanan ‘Açlığın Matematiği’ yazısı çarpıcı verileri ortaya koyuyor. 2025 baharında İsrail’in kendi verilerine göre mart- haziran arasında Gazze’ye sadece 56 bin ton gıda girdi. Bu, bölgenin asgari ihtiyacının dörtte birinden az. Birleşmiş Milletler (BM) destekli uzmanlara göre Gazze’de “en kötü senaryo kıtlığı” yaşanıyor. Gazze’de yaşayan Filistinli aktivist, fizik mühendisi Anwar Attaallah ile bölgenin gerçeklerini konuştum.
TÜRKİYE İLE BAĞ
- Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Anwar Attaallah, 1995-96 İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Fizik Mühendisliği mezunuyum, Filistinliyim, Gazze’de yaşıyorum. Gazze’de Türkiye’yi ve Türk kültürünü anlatmaya çalışan bir insanım. Türkiye-Filistin dostluk bağlarının güçlendirmesi için çalışan bir kişiyim. Sağlık Bakanlığı’nda uluslararası ilişkiler bölümünde çalışıyordum. Aynı zamanda burada aktivistim.
665 GÜNLÜK KABUS
- İki sene geçti saldırılar başladığından bu yana. Bugün hangi şartlarda yaşamaya çalışıyorsunuz?
Bu sorunun cevabı çok zor. Tam 665 gündür burada her gün dramatik bir insanlık hikâyesi yaşanıyor. Savaşın ilk gününden itibaren kuşatma sıkılaştırıldı. Gıda yok, ilaç yok, ev yok, neler söyleyeceğimi inan ki bilemiyorum. Korku içinde yaşıyoruz, yazın sıcaktan, kışın soğukluktan ölüyoruz. Düşünebiliyor musunuz ateşkes günleri hariç 665 gün et, yumurta, süt ürünleri, sebze, meyveyi hiç görmedik. Savaştan önce üç öğün yiyorduk. Öğünler arasında da meyve. Tatlı yiyebiliyorduk. Bugünlerde ancak bir öğün yemek yiyebiliyoruz. O da sadece ekmek, az konserve. Tüketmemiz gereken gıdanın yüzde 25’i ancak. Çadırlarda yaşamayı ise ne kadar anlatırsam anlatayım, gerçeğe yaklaşamam.........
© Sözcü
