menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Kız çocuklarını mirastan tamamen mahrum bırakmak büyük bir günahtır”

75 20
17.08.2025

Diyanet’in cuma hutbesinde kız çocukları ve miras hakkına değinildi; “Kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” denildi.

Tartışma, bu ifadenin Medeni Kanun ve madde 136’da tanımlanan Anayasa’yı ihlal etmesi üzerinden yürüdü.

Korkusuz’un kıymetli Yayın Yönetmeni Mihriban Beyaz, bu sözleri Diyanet söylediği için çokça insan tarafından dikkate alındığını belirtti. Evet, bu konuyu bir ilahiyat profesörüne sormalıydık. Prof. Dr. Şahin Filiz’i aradım.

Tam tersi bir ifade kullandı: Kız çocuklarını mirastan tamamen mahrum bırakmak büyük bir günahtır ve kul hakkı ihlalidir.

Filiz’e göre, Diyanet’in hutbesindeki mirasla ilgili bölüm, klasik İslam hukuku (fıkıh) perspektifini yansıtıyor. Bu değerlendirmeyi iki ana başlık altında ele alabiliriz: Hutbenin savunduğu pozisyon ve bu pozisyonun dayandığı dini metinler.

İşte hutbenin pozisyonu ve söylemi açısından değerlendirildiğinde, miras konusundaki iki temel mesaj:

Kız çocuklarını mirastan tamamen mahrum bırakmak büyük bir günahtır ve kul hakkı ihlalidir. Bu kısım, İslam öncesi cahiliye döneminde veya günümüzdeki bazı geleneksel uygulamalarda kadınların mirastan dışlanmasını hedef almaktadır. İslam hukukuna göre bu, kesinlikle haramdır. Kur’an, kadınlara belirli miras hakları tanımıştır ve bu hakları gasp etmek büyük bir suçtur.

Devam ediyor Prof. Filiz: “Diyanet’in kadınların miras hakkıyla ilgili son hutbesini dinlediğimde, hutbenin bu ilk temel mesajını duyunca, ‘tamam, Diyanet bu kez doğru ve yerinde bir hutbe irat ediyor’ demiştim. Gerçekten de İslam öncesi Cahiliye diye adlandırılan dönemde kadınlar sosyal, siyasal, kültürel ve mali her alanda dışlanmışlardı. Mali güç, eril toplum yapısının belirleyici öğesiydi ve kadınlar -zengin ve soylu ailelere mensup olanlar dışında-bu ekonomik güce ortak edilmiyor; insandan sayılmıyordu. Miras yoluyla mali güç ve nüfuz sahibi olmalarını da önlemek için, mirastan bütünüyle yoksun bırakılıyor; aileden düşen miras tamamen aile içindeki erkekler tarafından paylaşılıyordu. Erkekler arasındaki paylaşım, eşitti, çünkü erkekler, aynı aileden de olsa kadınlara göre daha çok eşitti. Bazı ayet ve hadislerdeki dayanaklar, İslam öncesi kadınların bu miras hakkını yok sayan anlayış ve uygulamaları ortadan kaldırmış ve kadına da miras........

© Sözcü