“Ne deseler razıyız” ekonomisi
Geçen hafta taşındım.
Üç yıl önce 15 bin liraya arkadaşımı taşıyan nakliye firmasıyla görüştüm.
Fiyat sormadan önce durup düşündüm: Acaba ne derler?
100 mü, 150 mi, 200 mü?
Bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok.
Aklımda bir ölçü, bir “pahalı-ucuz” kıstası kalmamış.
Eskiden böyle olmazdı; üç aşağı beş yukarı tahmin ederdim.
Şimdi ne derlerse razıyım.
50 dediler, sevindim.
Aynı şeyi bu hafta yine bir arkadaşım yaşadı.
Evini boyatacak. “Herhalde 50-60 bin gider” diye düşündü.
20 bin lira dediler, bayram etti.
Ama ikimiz de farkındaydık:
Bugün “uygunmuş” dediğimiz rakamlar, üç yıl önce olsa dudak uçuklatırdı.
Sonra internetten numarasını bulduğum bir elektrikçiyi aradım.
5 avize takacak, bir de 1 metre priz taşıyacak.
“5 bin 500 lira” dedi.
“Çok değil mi?” dedim.
İki dakika içinde “4 bin 500 olsun”a indi.
Neredeyse yüzde 20 indirim, pazarlık bile yapmadan.
Demek ki başta söylediği rakamın bir ölçüsü yoktu.
Sinirlendim telefonu kapattım.
Avizelerle bir haftadır bakışıyoruz.
Bir de koltuğu yıkatayım dedim.
4500 lira.
Ortalama bir koltuk/halı yıkama makinesinin fiyatı zaten 10-15 bin lira.
O makine birkaç işte kendini amorti ediyor.
Ama piyasada bu hesabı yapan yok;........
© Sözcü
