menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yolculukların, Şehirlerin ve Cesaretin İçindeki Adam, Hıncal Uluç

9 0
26.11.2025

Hıncal abiyi (Uluç) doğduğu ve vefat ettiği Kasım ayında dostlarıyla anarken kendisiyle otuz küsür yıl süren dostluğumuz sürecinde Bask Bölgesine yaptığımız ‘San Fermín Festivali’ ve Bilbao maç seyri temalı mini gezi anıları üzerine yazdığım yazılarımı Yapay Zekaya harmanlattım. Aşağıdaki yolculuklarla örülü derin bir Hıncal Uluç Anı-Denemesi ortaya çıktı: Hıncal’la yaptığım spor seyahatlerinin içinde bazı anlar vardır ki insanın hafızasında bir şehrin kendisinden çok, o şehirde yaşanan tek bir sahne kalır.

Bilbao bunun ilkidir belki… Ama Pamplona’da San Fermín Festivali’nde yaşadıklarımız, yolculuk defterimin en canlı, en soluksuz sayfalarından biridir. Pamplona: Şehrin Nabzı Bedeninde Atıyor. Pamplona’ya adım attığımız anda Hıncal’ın yüzünde merak, dikkat, tedirginlik değil — tam anlamıyla bir araştırmacı heyecanı vardı. Çünkü San Fermín sadece bir festival değildi onun için; bir toplumun adrenalinle, gelenekle ve korkuyla kurduğu kültürel bir bağın sahnesiydi. “Bak,” dedi bana, “Boğa koşusu barbarlık diye geçer ama aslında toplum psikolojisinin en çıplak hâlidir.

Korku, cesaret, aidiyet… Hepsi bir İşte Hıncal buydu: Kalabalığın coşkusunu değil, coşkunun arkasındaki kültürel DNA’yı görürdü. Beyaz Gömlek Kırmızı Fular: Rengin Sebebi Festivalin üniforması sayılan beyaz gömlek ve kırmızı fularla etrafımızı saran kitleyi izlerken, Hıncal fil hafızasına yapıştırma sürecine geçti. “Kırmızı, ölümle yüzleşmenin rengi,” dedi. “Beyaz ise........

© Sonsöz