Küresel Krizler, Yerli Güç ve Reform İhtiyacı
Dünyada ardı arkası kesilmeyen jeopolitik gerilimler, ekonomileri tehdit etmeye devam ediyor. Gazze’deki insanlık dramı, İsrail-İran arasındaki sertleşen gerilim ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığı, Rusya-Ukrayna savaşının halen devam ettiği bir ortamda riskleri daha da tırmandırdı. Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç’ın da belirttiği gibi, bu tablo özellikle enerji fiyatları üzerinden küresel istikrarı kırılganlaştırıyor.
Tam da bu noktada Türkiye’nin savunma sanayiindeki stratejik başarısı öne çıkıyor. Yerlilik oranını yüzde 20’lerden yüzde 80’lere taşımış olmamız, sadece askeri değil, teknolojik ve ekonomik bağımsızlığımız açısından da büyük önem taşıyor. Milli muharip uçağımız KAAN’ın Endonezya’ya ihracı, bu başarının somut sembolü oldu. Böylece Türkiye, uluslararası krizlere karşı kendi imkânlarına güvenen bir ülke haline geldi.
Buna rağmen, iç dengelerde ciddi sorunlar yaşıyoruz. Enflasyonla mücadele kapsamında yürütülen sıkı para politikaları, yüksek faiz oranları nedeniyle reel sektörü baskı altına aldı. KOBİ’lerin krediye erişimi zorlaştı, yatırım iştahı geriledi. Seyit Ardıç’ın altını çizdiği gibi, bu durum nitelikli iş gücünün kaybı gibi telafisi güç sonuçlara yol açabilir. Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in defalarca dile getirdiği gibi, enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek elbette öncelikli ama reel sektörün nefes alacağı........
© Sonsöz
