Bir Sokrates Kadar Uyanık Kalmak”
Bu ciddiyeti, gerçekten yaşarken fark etmek ise başka bir hüner. Viktor Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabı da tam bu hislerin altını çiziyor. 1947’den beri on milyonlarca kişiye ulaşan bu eser, insanın çaresizlikle nasıl başa çıktığını ve umutla yeniden nasıl ayağa kalktığını anlatıyor. Demek ki milyonlarca insan, bir “anlam” arayışında ışığı bulmak istiyor.
Volkan Konak’ın, “Okudukça cahilliğim karşısında dehşete düşüyorum” sözleri ise, öğrenmenin içten gelen ve insanı sarsan doğasını tarif ediyor. John Stuart Mill’in şu cümlesi bu duyguyu daha da netleştiriyor:
“Mutsuz bir Sokrates olmak, mutlu bir aptal olmaktan iyidir.”
Ve anlayana… Bu cümle çok acı bir netliktir.
Öğrenmenin ve okumanın değerinin, zaman zaman borsa gibi “devre kesmeye” uğradığı dönemler olabilir. Ama biz bu yoldan sapmamalıyız. Bilgiye saygı duymak, öğrenerek işimizde en azından etik duruşumuzu korumak zorundayız.
Bilgiye Açlık, Zamanın Hızını Yakalama
Bugün, bizi öğrenmekten alıkoyacak pek çok şey var. Teknoloji, cebimizde taşıdığımız bir bilgi hazinesi gibi dursa da, yanlış kullanıldığında sadece zamanımızı çalan bir hırsıza dönüşüyor.
Ama doğru kullanıldığında?
Dünyanın en verimli bilgi kaynağına…
Yuval Noah........
© Sonsöz
