KENTLERİMİZİN ÇOĞU NEDEN KİMLİKSİZ, ÇİRKİN VE PLANSIZ?
Müdür, kayıtsız bir tavırla;
“Haa, şuralarda olacaktı” diye mırıldanarak odadaki klasör dolabının arkasından bir tomar pafta çıkarıp önümdeki sehpaya bıraktı.
Toz içinde kalmış paftaları görünce, “ruhsat verirken plana pek bakmıyorsunuz anlaşılan” biçimindeki tepkim üzerine; “bakın size bir şey anlatacağım” diyerek, paftaların neden o durumda olduğunu açıklamaya başladı.
İmar planı, on yıl kadar önce müdürlüğe atandığı zaman, İller Bankası desteğiyle yaptırılmış. Sabırsızlıkla beklediği İmar ve İskân Bakanlığı’nın onayından sonra belediyeye iletilen yeni plan sayesinde, “kentlerinin artık sağlıklı gelişeceği, birçok mekânsal sorunun çözüleceği ve kentteki yeni imar düzeninin gelecekte belki de kendi adıyla anılacağı” umuduyla çok heyecanlıymış.
O sıralarda bir gün, elinde arsa tapusuyla, yaptıracağı inşaat için ruhsat almak istediğini söyleyen yaşlı bir “amca” gelmiş. Amcanın arazisi imar planında park olarak ayrılan bir alanın içinde kalıyormuş. Durumu anlatıp ruhsat veremeyeceklerini söyleyince amca öfkeyle, “yeni plan geldiğini duyduğum için gelmiştim. Senden ruhsat isteyende kabahat” diyerek ve küfürler, beddualar ederek çıkıp gitmiş.
Sonraki günlerde de buna benzer çokça olay yaşanmış. Nedense, gelenler hep arazileri planda kamusal kullanıma ayrılan yerlerde kalanlarmış! Ruhsat alamayanlar, “onu, mülkleri olan araziyi kullanmalarını engellemek için planı öyle hazırlatmakla” suçluyor; odayı o amca gibi öfkeyle terk ediyorlarmış. Müdürün “mülkiyet düşmanı” olduğunu söyleyenler bile varmış.
“Doğru yapmışsınız. Kentin düzenli gelişmesi ve güzelleşmesi plan disiplini kararlılıkla korunarak sağlanır. Arazi sahiplerinin keyfine göre planlı gelişme olur mu? Kutlarım sizi ama paftalar neden dolabın arkasında tozlanmaya terk edildi, onu anlamadım” diye sordum. Müdür, “haklısınız” diyerek, yaşadıklarını anlatmayı sürdürdü.
Ruhsat istemi kabul edilmeyenler, sonrasında, arsalarında ne istiyorlarsa yaptırdıkları gibi, her geçen gün belediyeye ruhsat almak için başvuranlar azalmış. Planın ilk yılı daha dolmadan, arazisi arzuladığı yapıyı yapmaya uygun olan çok az kişi dışında, ruhsat başvurusu için neredeyse kimse gelmez olmuş ama kentte pek çok inşaatın yapımı sürüyormuş.
Böylece, yılda birkaç kentlinin başvurusu ve belediye ile öteki kamu kuruluşlarının yatırımları dışında, plan kararlarına bakmak için el altında bulunmasına gerek kalmayınca, paftalar yer kaplamasın diye dolabın arkasına kaldırılmış.
Müdür, “isterseniz birlikte gidelim, yapı ruhsatı vermediğimiz arsalardaki şimdiki durumu siz de görün” sözleriyle anlatımını tamamladı.
Ben, “gider görürüz de ruhsatsız yapımına başlandığını bildiğiniz o yapılar tamamlanıncaya değin encümen kararı aldırıp neden inşaatları durdurmadınız ve yıktırmadınız, önce bunu yanıtlar mısınız” diye sorunca, müdür ağlamaklı bir sesle;
“Sözlü olarak önerdiğim bu işlemi ne başkan ne encümen üyeleri kabul etti. Belediyede benden başka mimar ya da şehir plancısı yok. Ben de tek başıma, başkandan ve encümenden........© Sonsöz





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon