menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sermaye sınıfının 'gürültüsü'

13 25
28.05.2025

X’i her açtığımda çarpıcı ve basit olmasına özen gösterilerek hazırlanmış grafiklerle ekonomide işlerin ne kadar kötü gittiğini anlatmaya çalışan tweet’ler görüyorum. Geçen yılın ilk üç ayına göre, geçen yılın ilk dört ayına göre “kötüleşen” verilerle grafikler çiziliveriyor hemen. Dün İstanbul Sanayi Odası’nın 2024 yılı İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu verileri açıklandı. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın “İşler iyi gitmiyor” ana mesajlı sunumunda1 bile daha dengeli sayılabilecek bazı değerlendirmeler, yine en uca çekilmiş haliyle sosyal medyada paylaşılmıştı.

Veriler önemli, veriye dayalı analizlerin tartışılmaz bir gücü olduğu muhakkak. Ancak doğru veriyi seçmek, layıkıyla değerlendirmek ve veriyi eksik ya da aşırı konuşturmamak da bir o kadar önemli. Sadece yanlış iktisadi değerlendirmeler yapmaktan kaçınmak için değil, daha önemlisi yanlış siyasi sonuçlara ulaşmamak için de…

Türkiye kapitalizmi için belirsizliklerin arttığı, sermaye sınıfının “öngörülemezlik”ten aşırı rahatsız olduğu açık. 2018-2023 döneminde toplanan ganimetin “yumuşak iniş”le sindirilmesi planlanırken hem Trump’la yeni bir boyut kazanan uluslararası belirsizlikler hem de 19 Mart’la başlayan süreç “daha az yumuşak iniş” riskini artırdı. İçinden geçerken bir tür “düzeltme” kabulüyle normal karşılanmış 2024 gerçekleşmeleri, artan risklerle birlikte gürültü çıkararak sunuluyor.

Gelişmeler, Şimşek ve ekibi dahil siyasi iktidar cenahında da sermaye sınıfının bütünü açısından da bir program tadilatına yönelik arayışların arttığını düşündürtüyor. Nihat Zeybekçi başta olmak üzere AKP içinde ve etrafındaki Şimşek karşıtı çıkışlar, sermaye sınıfı cephesinde artan hoşnutsuzluk böyle bir tadilata yönelik basıncın arttığını gösteriyor. Bakan değişikliğiyle ilgili “alternatif” isim bulma güçlüğü var. Ancak program ya da yeni bir pakete ilişkin değişik ara formül tartışmalarının hummalı bir şekilde sürdüğü anlaşılıyor.

Sermaye cephesinden gelen gürültünün bir nedeni söz konusu ara formül arayışına maksimum faydayı sağlamak üzere müdahale etmeye çalışmaları. Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek’in açıklamalarından ve atılan adımlardan anlaşılan, öncelikli sektörlere yönelik yatırım kredilerini genişletmek ve kolay kullanılabilir hale getirmek, emek-yoğun sektörlere yönelik ek istihdam desteği sağlamak, krediye erişimi sınırlı sermaye kesimlerine KGF şemsiyesi açmak, ihracatçılara yönelik reeskont kredi hacmini artırmak öne çıkan uygulamalar. 2020-2022 dönemindeki genişlikte bir sermaye fonlaması tercih edilmeyecek olsa da istihdam kaybını önleyecek ya da sınırlandıracak, bu anlamda sermayeye “sus payı” dağıtacak bir fonlama olası. Değişik sermaye kesimleri açısından ağlamanın ve yer yer şantajın (işçi çıkarma tehdidi başta olmak üzere) görece sınırlı kaynaktan daha fazla pay almaya yönelik bir işlevi var. Bu, işin daha “konjonktürel” sayılabilecek boyutu.

Diğer boyut, Türkiye kapitalizminin “orta vadeli” arayışları ya da “yol haritası” ise sermaye sınıfının huzursuzluğunu değerlendirirken daha fazla ciddiye alınması gereken boyut. Bu noktada bir kör karanlığa bakılmadığı, “sermaye barışı” arayışının hafife alınmayacak bölgesel iddialara, yeni pazar olanaklarına uzandığı belirginlik kazanıyor. Türkiye Komünist Partisi’nin 19 Mayıs tarihli “’Terörsüz Türkiye’ İddiası ve ‘Sömürüsüz Türkiye’ Kavgamız”2........

© soL