Sosyalizm: Bugün demeyeceksek ne zaman?
Hukuksuzluk, adaletsizlik, liyakatsizlik, yoksulluk, işsizlik… Bunlara bir de şunları ekleyelim: Gelecek imkanlarından dışlanma, siyasal temsil imkanlarından dışlanma. Buradan, yükselen genç halkın hareketine varırız. Halkın genç kesiminin özlemine bakalım, o özlem başka bir toplumsallık özlemidir. Genç yurttaşlarımız kamuculuk, toplumculuk, sosyal haklara ve liyakate dayalı bir düzen istiyor. Cumhuriyet de bu değil mi? Yurttaş olarak sosyal haklara sahip olabilmek, bağımsız bir ülkenin bayrağı altında dimdik ve hep beraber durabilmek! Her şey bu yoldayken bir sözü, cumhuriyetimizin en çok ihtiyaç duyduğu sözü, “sosyalizm”i söylemenin sırası değil. Yok, bu duruma itiraz etmeli.
İçinden geçilen günlerde siyasal iktidarın değişmesi talebinin, demokrasi arayışının siyasal karşılığı vardır ama bu arayışta sosyalizmin karşılığı olamaz diyenler çıkabilir. “Sokaklara ve meydanlara çıkan halkı ve gençliği sosyalizm diyerek ürkütmemek gerekir” diyenler olabilir. Yola dökülen insanların seslerini duymazsak, onları ve politik hedeflerini bir siyasal harekete sabitlersek, bundan siyasallaşma değil yabancılaşma, siyasal katılım değil yalnızlaşma çıkar. Gençlerin endişelerinin altındaki yapısal koşullara bakalım. Göreceğiz, bugün, genç cumhuriyetçilerin yanında duranlar için, “sosyalizm” demek için o kadar önemli gerekçeler var ki.
Öncelikle, sokaklarda ve meydanlarda başka bir ülke isteyenler için ve özellikle gençler için sosyalizm bugün hiç olmadığı kadar gerçek bir alternatif olabilir. Sokaklarda ve meydanlarda olanlar, kendilerini çaresiz bırakan, liyakatsiz, yolsuzluk üreten bir sistemin genç hayatlarını karartması düşüncesini kabul etmeyenlerdir. Ne istemedikleri açıktır. Bu düzenin süregitmesini istemiyorlar. “Ne istemediğimiz”, önemli bir toplumsal dalga yaratsa da, bu sürece yön vermekte yetersiz kalacaktır. Çünkü yarın için esas olan “ne istediğimizdir.” Aynı düzenin bir sonraki iktidarı olmayı hedefleyen muhalefet........
© soL
