Lozan, süreç, Türkler, Kürtler
Akademilerde ders olarak da okutulan çatışma-çözüm süreçlerine bakıldığında, tarafların belli bir anlaşma ve çözüm zeminine ulaştıkları zaman kazanan tarafın kendileri olduğuna dair bir söyleme başvurdukları görülür; çünkü aksi bir tutum yenilginin ve masaya o yenilgi nedeniyle oturulduğunun kabulü olarak algılanacaktır.
PKK’nın 11 Mayıs itibariyle silah bırakma ve kendisini feshetme kararı aldığını duyurmasıyla başlayan karşılıklı açıklamalar da buna uygun bir şekilde ilerliyor. İktidar ve devlet, ortaya çıkan durumu “terörsüz Türkiye” olarak adlandırarak bir zafer ilan ediyor; benzer bir şekilde PKK da uzun yıllar boyunca verdikleri mücadelenin devleti kendileriyle bir anlaşma yapmaya mecbur kıldığını öne sürüyor.
Yani iki taraf da kuyruğu dik tutmaya çalışıyor ve PKK açıklamasında kullanılan dil de biraz bununla ilgili. PKK nasıl ortaya çıktığını anlatırken özellikle Lozan’a ve 1924 Anayasası’na atıf yapıyor, sert ifadeler kullanıyor ve bu ikisiyle birlikte “inkâr, imha ve soykırım” sürecinin başladığını ve buna direndiklerini söylüyor.
Cümlenin düz anlamıyla bakıldığında, yani cümle “Kürt sorununun gerisinde ve PKK’nın ortaya çıkışında Lozan Anlaşması ve 1924 Anayasası temel faktörlerdir” diye okunduğunda bunun bir gerçeklik olduğu yadsınamaz. Sahiden de Milli Mücadele’de Kürtlerin varlığı Türklerle denk bir şekilde ve “İslam-ı Anasır” anlayışı çerçevesinde kabul edilmişken, 1921 Anayasası’nda da adları zikredilmeden yaşadıkları yerlerde “muhtariyet”e, yani özerkliğe sahip olacakları vaat edilmişken, Milli Mücadele’nin kazanılmasıyla birlikte işler değişiyor.
Milli Mücadele’nin başarısının hemen ardından Lozan Anlaşması’nda Kürtlerin yeni kurulacak devletteki yerinin, statüsünün ne olacağına dair bir hüküm bulunmazken, 1924 Anayasası’nda da artık “muhtariyet” de dâhil olmak üzere Kürtlerin statüsüne dair herhangi bir ifade bulunmadığını görürüz.
Dolayısıyla savaş sonrası Kürtler kendilerini kandırılmış hissetmektedirler ve zaten çok kısa bir süre sonra Şeyh Sait isyanı başlayacak, isyan yenilgiyle sonuçlansa da Kürt sorunu on yıllar sonra PKK’nın ortaya çıkışını sağlayacak şekilde varlığını devam ettirecektir.
PKK’nın ilk yıllarında ve hatta Öcalan yakalanıp cezaevine konulduktan sonra da Kürt hareketinin söyleminde Lozan karşıtlığı merkezi bir yer tutmuyor, bunun üzerinden bir tutum geliştirilmiyordu. Ancak özellikle son yıllarda, Lozan’ın her yıldönümünde bir tartışma başlatmak gelenek haline geldi; Lozan’a dair paneller, sempozyumlar yapıldı ve anlaşmada Kürtlerin statüsünü tanıyan bir revizyona gidilmesi talep edilmeye........
© soL
