Çürüme, sınıfsız demokrasi, sınıfsız antiemperyalizm
Türkiye yıllarca sadece bir kişinin diplomasının olup olmadığını konuştu. Sonra bir gün ansızın, o kişinin en güçlü rakibinin otuz yıl önce alınmış diploması, o en güçlü rakip sandıkta o kişinin karşısına çıkamasın diye iptal edildi. “Seçimsizleştirme” sürecine uygundur, Türkiye’de rejim sandığın fiilen mevcut olmadığı bir düzleme geçişin arayışı içerisindedir.
Skandallar konusunda hayli zengin bir birikimi olan memleketimizin son skandalının diploma üzerine kurulu olması da bu nedenle hayli ironiktir aslında. Diploması olup olmadığı bilinmeyenlerin diplomalıları hapse attırdığı bir ülkede parayı bastıranın diploma sahibi olabilmesi zamanın ruhuna pek uygun düşmektedir.
Aldıkları diplomalarla girdikleri kurum sınavlarında torpilleri, dayıları olmadığı için otomatikman elendi kabul edilen gençler ülkesinde birileri ücreti mukabilinde diploma sahibi olabilmekte, sırf siyasi nedenlerle yıllarca kadro alamayan akademisyenler ülkesinde birileri parası neyse veririz diyerek doçent belgesi alabilmektedir.
Yaşanan tablo, münferit ya da istisnai değildir; inşa edilen rejimin doğasına içkindir. Yargıyı, bürokrasiyi, orduyu, polisi, istihbaratı, üniversiteyi, medyayı, hepsini tek başıma ben yöneteceğim, hepsi benim olacak derseniz orada patronaj ilişkileri başlar, liyakat geri çekilir ve biat öne çıkar, kurumlar arpalığa döner, devlet modern niteliklerini yitirerek hizip ve klikler arası siyasi ve iktisadi rant savaşının alanına döner. Devletin malının deniz, yemeyenin de domuz olduğu bir durumdur bu, kamuya ait ne varsa yağmalanır, talan edilir.
Torpilin, rüşvetin, biat etmenin, liyakatsizliğin, sahtekarlığın damgasını vurduğu tüm bu hiyerarşik yapı, tekrar söyleyelim bir anomali değildir, bu tür rejimlerin doğası bunu gerektirir. Tepedekiler avlanırken, aşağıdakilere de leşten parçalar bırakılmalıdır ki kadrolaşılabilinsin, çakallaşma tüm topluma yayılmalıdır ki kimse tepedikilere ilişmesin, kimse tepedekilerden hesap sormasın.
İşte bunun adı çürümedir. Çürüme bilimsel bir kavram, bilimsel bir kategori olmayabilir doğrudur ama son derece açıklayıcıdır. Toplumların yapısal nedenlerle çürüdükleri ya da çürümenin daha fazla gözle görülür hale geldiği dönemler olur ve işte Türkiye uzunca bir süredir bir çürüme momenti içerisindedir, en yukarıdan en aşağıya doğru sirayet ettirilen, yukarıdan yönetilen bir durumdur bu.
Bilinçli yoksullaştırma politikaları, bilinçli servet transferi politikaları bunu gerektirir. Türkiye’de bugün Şimşek programı aracılığıyla ve sözde enflasyonla mücadele adı altında halkın büyük çoğunluğundan küçük bir azınlığa devasa bir servet aktarımı yapılmaktadır. Milyonlar asgari ücretle ve........
© soL
