Orta yerinden jeopolitik yorum ve tespitler
İsrail’in İran’a yönelik geniş kapsamlı saldırısı ve Tahran’ın buna cevabıyla başlayan çatışma aralıklarla sürüyor.
Orta Doğu öteden beri karmaşık bir yerdi. Şimdi daha da karıştı. Kimi değer ve ilkeler kim zaman üst üste biniyor kimi zaman fena halde ayrışıyorlar. O yüzden kafalar karışıyor. İnsanlar nerede duracaklarını, ne düşüneceklerini belirlemekte zorlanıyorlar.
Kitabın ortasından konuşmak diye bir deyim var dilimizde. En özet haliyle dolandırmadan, kıvırtmadan, uzatmadan anlatmak anlamında kullanıyor. Savaş kapımızı kırmaktayken bunu deneyeceğim.
- İsrail bu çatışmada saldırgan taraftır. Uluslararası hukuk bağlamında bunun aksi iddia edilemez.
- İsrail son altı ay içerisinde Suriye, Lübnan, Filistin, Yemen ve İran’a saldırmıştır. Bunlardan üçünde fiili askeri işgali devam etmektedir.
- İsrail halen Gazze ve nedense unutulan Batı Şeria’da Filistin halkını ortadan kaldırmaya yönelik bir politika gütmektedir.
- Soykırım uluslararası mahkemelerin karar vereceği bir konu olabilir ancak sömürgecilik tanımını yapmak için asgari tarih ve siyaset bilgisi yeterlidir. İsrail sömürgeci bir devlettir. İsrail devletinin Yahudi dinine mensup “birinci sınıf” vatandaşlarının elinde ikinci bir ülkenin pasaportu bulunmaktadır.
- Sömürgeci devletin işgal ettiği topraklarda “kendisini savunma hakkı” yoktur. Sömürgeci vatandaşlar da işgalin bir parçasıdır.
- İran’ın şu anki çatışmada verdiği karşılık meşrudur.
- İran’da bir molla rejimi, din devleti mevcuttur. Dinsel gericiliği bir yana, dünyanın doğal kaynak bakımından en zengin ülkelerinden birinde halkına yoksulluk çektirdiği, halkı soyduğu, bunlara ek olarak o çarpık düzeni kendi halkına karşı şiddet kullanarak sürdürmeye çalıştığı için de tarih önünde suçludur.
- İsrail de bir din devletidir. Yahudi dinine mensup olmayanların vatandaşlık hakları sınırlıdır. Üstelik an itibariyle son derece dinci gerici bir koalisyon tarafından yönetilmekte ve Filistin halkına karşı yürüttüğü etnik temizliği bilmem kaç bir yıl önce yazıldığı iddia edilen dinsel bir metne dayandırmaktadır.
- Dolayısıyla mevcut çatışmada laiklik adına ya da dinci gericiliğe karşı olma iddiasıyla taraf seçmenin hiçbir mantığı yoktur. Ortanın üzerinde bilişsel beceri ve vicdan sahibi herhangi bir insan taraf seçerken önce kimin saldırgan kimi saldırıya uğrayan taraf olduğuna bakar. Sosyalistler, Komünistler için ise kimin emperyalizm adına hareket ettiği belirleyicidir.
- Emekten yana ve sermaye diktatörlüğüne, emperyalizme karşı olanlar için önemli bir kriter daha mevcuttur. O da, çatışmanın tarafı olan ülkelerdeki Komünistlerin ne söylediğidir.
- An itibariyle İsrail’deki her iki Komünist Parti ile İran Komünist Partisi (TUDEH)........
© soL
