Deve üzerine denemeler
Taşlama veya hiciv güzeldir. Siyasi olanı daha da güzeldir. Aklımızı açar. Mizah için de söylenir ama asıl taşlama bir direniş biçimidir bana göre. Hacivat ve Karagöz bu topraklardaki ilk örneklerden sayılabilir. Sonrasında Erzurumlu Nef’i var. Hani şu çok bilinen dörtlüğün yaratıcısı:
“Bana Tahir Efendi kelp demiş,
İltifatı bu sözde zahirdir.
Malikî mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.”
Klasik haline gelmiş bir başka siyasi hiciv dörtlüsü ise bu sanatın ustalarından Şair Eşref’e aittir:
“Ehl-i mansıptan biri millete eşek dese,
Reddolunmaz sözü amma eşşekoğlu can sıkar.
Millete eşek diyen eşek herif bilmez mi ki,
Sadrazamlar da valiler de milletten çıkar.”
Taşlama deyince Aziz Nesin’i anmadan geçemeyiz. Nesin’in tümüyle siyasi hiciv örneklerinden oluşan bir Azizname’si vardır. O kitaptaki taşlamalardan birinin sürekli yinelenen iki dizesi şöyledir:
"İnsanoğlu naziktir, ağır sözü kaldırmaz
Eşek desen kızar da bin sırtına aldırmaz!”
Hiciv salt şiirle yapılmaz. Atasözleri ve deyimler de kollektif hafızaya kazınmış hiciv örnekleri sayılabilir. Hayvanlar burada da çok kullanılır. Bugün değineceğim örnekler ise deveye dairdir. O halde başlayalım.
İlk kez ne zaman canlı olarak bir deve gördüm anımsamıyorum. Kitaplardan, meraklısı olduğum Resimli Bilgiler Ansiklopedisi’nden ve sakız paketlerinden çıkan küçük resimlerden neye benzediğini biliyordum elbette. Sultanahmet’te oturan dedemle gittiğim Gülhane Parkı’ndaki hayvanat bahçesinde görmüş olabilirim. Kalender görünüşlü, ıslak gözlü, büyük, belki o yüzden de biraz ürkütücü, nedense çok temiz olduğu izlenimini vermeyen bir hayvandı. Bir kedi değildi yani.
Devenin biri tek hörgüçlü ve kısa tüylü, diğeri iki hörgüçlü ve uzun tüylü olmak üzere iki ana türü vardır. Bir de zaman içinde ortaya çıkmış melez türleri. Deve, insanın evcilleştirdiği, dayanıklılığından ve gücünden, etinden, sütünden alabildiğine yararlandığı, bununla da yetinmeyip yarıştırdığı kimi zaman da dövüştürdüğü, kısacası sömürdüğü bir canlıdır.
Deve bu topraklarda yaşayan insanların kültüründe günlük hayatlarında olduğundan daha fazla yer kaplar. Türkiye’de yaşayan deve sayısı 2000’in altına düşmüş olmasına karşın deveyle bağlantılı deyimlerimiz, atasözlerimiz hâlâ yaygın biçimde kullanılmaktadır.
Deve dediğimiz canlının bir de zaman içinde istemsiz olarak edindiği siyasal/kültürel bir yansıması........
© soL
