menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üçlü ittifak mı?

51 25
previous day

Bahçeli-Öcalan süreciyle birlikte iktidar “liberal-dinci ittifakı modeline” geri dönmüş oldu. Üstelik ilk dönemde muhalefet rolünü üstlenen Türk milliyetçiliği şimdi oyun kurucu!

Erdoğan’ın sözleri neredeyse Cumhur İttifakına DEM Parti’nin dâhil edildiğine çıksa da, yakınlaşmanın “belirli bir konuyla” sınırlı olduğu yolunda kayıt ve itirazlar gecikmedi. Sadece DEM tarafından da değil üstelik… Ancak konumuz ne silah bırakmaya, ne Kürt reformu diyebileceğimiz birkaç düzenlemeye indirgenemeyecek kadar boyutlu olduğu için bu itirazlar zayıf kalıyor.

Cumhurbaşkanı aslında o vurgusuyla iktidarın gücünü artırdığına dair dayanak sunmak, kamuoyunu etkilemek istemişti. Asıl düzeltilmesi gereken de budur. 2002’den bu yana değişen ittifak yapıları arasında, belki en zayıfı bugünküdür.

AKP’nin birinci dönemi, 3 Kasım 2002 – 12 Eylül 2010, yani ilk kazandığı parlamento seçiminden kritik anayasa referandumuna kadar diyelim, bir çıkartma harekâtına benziyordu. Emperyalizmin ve sermayenin çok iyi tasarlanmış desteğiyle yürütülen profesyonel bir operasyonla 1923 Cumhuriyeti’nin direnci kırıldı. Sanılandan daha güçlüydüler.

Sonra yeni rejim inşasına geçildi. Bu deneme, üst üste çakışan bir dizi nedenle duvara çarptı. Nedenleri bir yana, Erdoğan-Gülen-Öcalan üstünden bir yeni yapının inşası gerçekten denenmişti. Çok ciddi bir yol aldıkları, kendi tabirleriyle “eski Türkiye’ye” son verdikleri, Cumhuriyet’i pratikte tasfiye ettikleri kabul edilmelidir.

Sonra, Erdoğan-Bahçeli ikilisinin iktidarı tutmakla birlikte kriz altyapısının çamura dönüşmesini, kırılganlığın artmasını önleyemedikleri döneme geçildi. Yine de baskıcı ve keyfi bir çizgiyi sürdürmekte zorluk çekmediler.

Ancak 2024 yaz sonu itibariyle yetersizlik kabul edilmiş oldu ve tam kapatılmamış kapılardan Kürt hareketi ve liberalizm geri çağrıldı. Aradan geçen aylardan sonra, hem........

© soL