Solda bölünme
Solun bölünmüşlüğünden şikâyet edilmesinin geçmişi, Türkiye tarihi kadar eski olabilir! Elbette bölünme negatif bir çağrışım yapıyor; dolayısıyla “istenmeyen” bir şey… Ama sözcüğün bu anlamı, ne karşıtını, yani birlik veya birleşmeyi tamamen olumlamaya yol verecektir, ne de her tür bölünme kötüdür…
Siyasette bazı bölünmeler arındırır. Yeni olan, eskinin bağrından, bir bölünmenin ürünü olarak doğmaz mı?
Bugün hâlâ solun “altın yılları” sayılan 1960 ve 70’li yıllarda, solda bütün bölünmeler değilse de, bazıları kaçınılmaz, anlamlı ve yararlı olmuşlardı. Örneğin sonraları üstünde mutabakat sağlanan nötr terimlerle söylersem, “hareket geleneği” ile partili geleneksel solu hiçbir kuvvet bir arada tutamazdı. İyi ki de, tutamadı, Türkiye’de hem bir partili mücadele geleneği işçi sınıfına ulaştı, kendi normlarını ve hatta etiğini oluşturdu, hem de devrim fikri “hareket” sayesinde taşraya, kasabalara, köylere ve en başta gençlik kitlelerine yayılabildi. Hareket geleneğinden parti kültürü çıkmazdı; o günün koşullarında parti geleneği de o yaygınlığa ulaşamazdı.
Elbette bu kaba özet bir iş bölümü biçiminde değil, bir dizi sol içi mücadele ve sürtüşme ile hayat bulmuştur. Sol içi sürtüşmenin olumsuz boyutlara varması nadir de olmadı.........
© soL
