Birlik ve Cumhuriyetçiler…
Birlik kavramının ayıp örtmek için kullanılışına solda çok rastlandı. Üstünde birlik ve başka pozitif çağrışımlı sözcükler yazılan bayraklar açılıp, devrimci programların, partilerin tasfiye edilmesine az tanık olmadık. “Solun birliği” dendiğinde irite olduğumu söylemek durumundayım. Nedeni bu deneyimdir.
Bugün de “en geniş demokrasi güçlerinin birliği” ifadesinin bırakacağı ilk izlenim, bir “baş düşmana karşı” safları sıklaştırmak oluyor. Ancak buna başka bir şey eşlik ediyor; zımnen o saflara sosyalizm seçeneğinin alınmayacağı da kast edilmiş oluyor. “Bunca güncel yakıcı dert varken, kalkıp da sosyalizm hedefinden dem vurmak” bir fantezi sayılıyor...
Peki, ya söz konusu güncel derdin biricik kalıcı çözümünün sosyalizmde gerçekleşeceğini bilenler ne yapacak?
Programlarımızı ve/veya o programda ısrar eden örgütlerimizi önemsizleştirmek, rafa kaldırmak, belki de tasfiye etmek şıklarından birini işaretlemekte özgürüz!
Keşke dertler, devrimciler sosyalizmden geri durduklarında çözülebilseydi… Kuşkusuz ortalamacı bir çare, maksimalist bir formülden daha kolay olurdu. Kolayı varken zoru aramak akıllı işi değildir, elbette!
Ama öyle olmuyor. Kalabalık ortalama lehine gerçek, köklü çözümden vazgeçilince, bir araya gelenlerin toplam gücü, umulanın aksine azalıyor. Sorunların yaratıcısı sömürücü egemenlerse çarklarını döndürmekte rahatlıyorlar. Deneyim çoğunlukla bunu gösterdiği içindir ki, solun birliği güzellemeleri, kural olarak tuzak içerir.
* * *
Ancak bu deneyim, birliğin genel olarak sahip olduğu pozitif anlamı ortadan kaldırmaz. İttifaklar siyasetin zorunlu parçasıdır. Bugün ise Türkiye’de Cumhuriyetçilerin birliğine dönük ihtiyaç yakıcıdır. Hazırlıkları sürmekte olan bir girişim yakın zamanda meyvesini verecek. Cumhuriyetçiler bir çırpıda, akşamdan sabaha birleşmiş olmayacaklar. Ama yola çıkılacak…
Konu solun birliği değil, bunu yukarıda söyledim. Oradan devam edeyim.
Solcu deyince kimin kast edildiği açık zannedilebiliyor. Yanlış; öyle değil.
Örneğin bazı solcular laikliğe burun kıvırmakta, bağımsızlığın modasının geçtiğini düşünmekte, piyasanın demokratik bir toplumun esası olduğunu iddia etmekteler. Somut olarak Türkiye’nin iki yüz yıllık modernleşme ve aydınlanma tarihini, halka karşı tepeden inmecilikle suçlayanlar solcu geçinebilmekte. Bunlara göre söz........
© soL
