Payidarlık ve hurafe
Denilmiştir ki, “Tanrı, ‘ışık olsun’ diye buyurdu ve ışık oldu”… Denilmiştir ki, “Hak Teâlâ, bir işi yapmayı isteyince, ona sadece ‘ol!’ der, o da hemen oluverir”…
Göksel inanç sistemlerine göre bu böyledir. Olur işte. Bundan sual olunursa, her şey çöker.
Yeryüzü gerçekleri başkadır ama.
“Yemek yenirken ‘yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar, hemen düşüncemi benimsediler. Yemeği bıraktık.”
İnsanlar, fanilerin gerçeğinde, yeryüzünde böyle yaşar.
Orada “Cumhuriyet olsun!” denir, ama denildi diye öyle olmaz. 1937’de Meclis’te “Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz” derken, bunun bilincinde olunduğu da ifade edilmişti aynı zamanda. 1923’te “ol!” denilenin, 14 yıl sonra, “kuvvetler birliği”ni dayattığı bir merhaleye gelinerek olmaya zorlandığı koşullarda, hurafeyle hayat, hayalle gerçek çatışırken söylenmişti bu söz Meclis’te...
Ertesi yıl, kat edilen muazzam yola karşın, henüz olamamışlığı bilmenin acısıyla yumulduğunda Mustafa Kemal’in gözleri, sözlükler de yanılacaktı.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözündeki “naçiz”, hep “ölümlü” sanılmıştı. Yanlıştı. “Payidar”lık gerçek sanılmıştı. Yanlıştı.
Denilmiştir ki, “Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı”. Rivayete aykırı bir denemeydi bu, önce “olsun”, beğenilince de “kalsın” denilmesi, ama sual olunmazdı.
Oysa Cumhuriyet, tasarımdı, bilinçli seçimdi. İstemenin olmaya yetmeyeceği gerçeğinin de farkında oluştu. Yığınla sual vardı temelinde.
“Yaratılış” öyküleri, Bob Ross’un, resim derslerini çağrıştırır. “Şuraya da küçük, mutlu bir ağaç…” Bakılır o öykülerde dünyaya, tuvale bakılır gibi, olmuşsa “işte böyle” denir, olmazsa, “şöyle ol” ve öyle olur.
Cumhuriyet’in böyle bir şansı yoktu. Tasarlanan, gerçek dünyaya uymalı, hayata tutunabilmeliydi.
“Ol” emrinden başka şeye ihtiyaç olmadığı söylenir semavî metinlerde. Gerçek değildir.
Gerçek, Cumhuriyet isteniyorsa yeryüzünün bir kara parçasında, çok şeye ihtiyaç olduğudur.
Yarın 10 Kasım. 87 yıl önce, bu tarihte, saat 9’u 5 geçe, ilhamını hayattan alan bir faninin son soluğu da dinecek.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d