menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“İskender’in hiç büyümeyen oğlu”

15 4
06.07.2025

Sanat otoritenin burnunun büyüdüğü, alanını pervasızca genişlettiği her devirden nasibini alıyor. Sözeli, görseli de, gösteri sanatları da… Mutlaka oraya da uzuyor zira. Tablodan heykele, fotoğraftan karikatüre, sahneden konsere örnekleri hep güncel.

Edebiyat “adam”akıllı yol geçen hanı zaten. Düzenine kafiye olan manzûmelerin hâmîsi olan, uymayana, “farklı”ya burun kıvıran her kisveden hamâsî “muhafazacı”lar bir yana… Edebiyatı kökündeki “edep”le sınırlayan muhafızlar da sesini yükseltiyor.

Yazarı, şairi kendi edebine, “iyi ahlâk”a, törelere, manifestolara, istenen “ölçü”lere, “nizam”a uydurma, “terbiye” etme, haddini bildirme hevesi, o mutat deyişle bile fikriyatını dışa vuruyor; “Edebiyat yapma”… “Felsefe, caz yapma!” da ekleniyor öte-berisine.

Yeraltı edebiyatı kat kat

Fikir zikir “kabaca” böyle olunca edebiyat doğuştan netameli de, böyle bir nizama muhalif sanat da gelişiyor, hatta “Yeraltı edebiyatı” ortaya çıkıyor. Onlar da “günah”ı, kabahatiyle kat kat.

Belki Halk, Âşık Edebiyatı’nın teşbihten tarize “söz sanatları”yla, hicviyle sınır, otorite, tabu, “ayıp” tanımayan ozanlarıyla estiren, “Nedîm Dîvânı”ndan kalkıp “Orhan Veli’nin “Garip” şiirlerine “sere serpe uzanıp yatıveren” ahbaplarıyla kat be kat sıralanıyor bugünlere.

Kıyamete “eş” cinsellik!

Cinsellik her devirde ayrı kat. “Edep”e aykırı, açık seçik-saçık cinsellikten “hüküm” giyenleri bekleyen o katta yârin “koynundaki memeler turunç olmuş kokuyor”, yataklar “gel soyun” diyor da zaten… “Öte” yandan sevgili, mahbup ile mahbube “mey” ile birbirine karışıyor bazen. Divan Edebiyatı’nda (da) sevgilinin cinsiyetini, hüviyetindeki rengi belirlemek “fena halde” zorlaşıyor.

Sonrası kıyamete “eş” cinsellik! “Çalgıcı Veli’nin oğlu” Orhan’ın Yüksekkaldırım’da güpegündüz Eleni’yi öpüvermesi, Mualla’yı sandala atıvermesi bir yana… Tam “Haco Hanım”a “vay” derlerken, “düğmeleri sırmalı lacivert ceketli”, gökkuşağı fularlı “Fena Halde Leman” soyadından mülhem “Korkut”uyor herkesi. “Ölçüler”e aykırı temsilcilerine itirazlar, naralar edebiyat çevrelerinden bile yükseliyor: “Olmaz ki böyle de yazılmaz ki”.

“Gözleri sığmıyor yüzüne”

Bir dudağı yeraltında, bir dudağı gökte işte… Aklıma ilk gelenlerden birisi altı yıl önce 3 Temmuz’da hayata veda eden küçük İskender. Bir söyleşide (²) “Yeraltı şairi tanımı iltifattır; oysa ben altkültüre meraklı bir araştırmacıyım” dese de hemen dile getirilen afili örneklerinden. Öyle olunca “infaz”ın her türüyle de karşılaşıyor. Hem şair, hem de “aykırı” herkesten.

1988’de yayınlanan ilk şiir kitabına, “Gözlerim Sığmıyor Yüzüme”ye aldığı ilk şiirinin başlığı “Her şairin infazı kalem tutmasıyla yazılır!”: “(…) Lise defterlerimi dilerim idam etmezsiniz /üniversite kimlik kartımı, dostlarımı, pasomu”. Sonra şiirleri, metinleri defterler dolusu…

O “Evren”den bu evrene…

“Yeraltı”ndan şiirleri neredeyse 40 yıl önce. O günlerde de burnunu her yere sokan Kenan Evren hâlâ cumhurbaşkanı. Bülent Ersoy’a keyifle koyduğu sahne yasağı anca o yıl, yani sekiz yıl sonra kalkmış.

küçük İskender ikisini de 2007’de yayınlanan “Lucifer’in Bisikleti”ne bindiriyor. O Evren’se yedi yıl sonra “uzaktan” yargılanacak. Açılan davaya müdahil olmak isteyenler arasında Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBT Derneği de var.

Bu satırları yazarken kesintisiz süren gözaltı-tutuklama furyasında İrfan Değirmenci’nin, birkaç gün önce tahliye edilen Basel’in de aralarında olduğu 42 göstericinin gözaltına alındığını okuyorum haberlerden. TİP’in “Haziran Buluşması”nın da yine yeri-zamanı değil. “Onur Haftası” zira. “Onur Yürüyüşü” nedeniyle de başta İstanbullular için yine “olağanüstü gün”. Sert önlemler olağan!

“Edepiyat” nizamına aykırı

küçük İskender’in de sadece şiiri, metinleri değil “edepiyât” nizamında “kimliği”, varlığı, hayatı da aykırı. Kelimeleri yasak, kelime “oyun”ları Tabu, metaforu zülfiyâra dokunuyor… Hem de kendi deyimiyle “imge çapkını”. Hayalleri de fena halde sakıncalı…

Kırk yıl önce Nietzsche’ye ithaf “Ecce Homo’seksüel..” şiiri mesela. Epigrafı bile “tüyler ürpertici”: “Siz ey bugünün yalnızları, ey çekilenler, /siz ilerde bir ulus olacaksınız: sizden, /kendini seçmiş kişilerden bir ulus doğacak”.

Doğumgünü de ezeli sızı

küçük İskender 1964’de,........

© Serbestiyet